Ah keşke daha önce tanışmış olsaydık! Ben mutsuzluğa düşmeden önce olabilseydi! Ve siz de...
Yaşam sevinci, çalışırken birden dansa uydurularak atılan bir adım, gözde bir şarkının söylenmesi; zevzeklikti tüm bunlar, kimse onlara katılmayıp, insan yaptıklarıyla yalnız başına kaldığında, çok geçmeden kendine bile öyle gelmeye başlıyordu. Ötekiler aynı zamanda örnek olsun diye yaşıyorlardı yaşamlarını, örnek olsun diye birbirleri karşısında susuyor, örnek olacak kadar az yiyor, günah çıkarmaya bile, evde kalanlara günahlarını anımsatmak için gidiyorlardı. Böylece kısırlaşıyordu insan. Kendini anlatmak için atılan her küçük adım, bir geri çekilmeye dönüşüyordu.
Sayfa 26 - Aylak Adam Yayınları
Reklam
Okurken, gözümde ülkem canlandı yeminle!
Şimdi derin bir mutsuzluğa gömülmüş bir ülkenin, nasıl güvenirlikten uzak, çarpık bir imgesi olacak bu; Dünya'ya örnek olmuş en iyi kurumları sarsılmış durumda: Anlayacağınız yaklaşık on yıldır egemen olan 'kendine hâkim olma vaizlerinin' tarikatınca sarsılan ve düşündürücü hale getirilmiş bir ülke.
Sayfa 212 - *Sel Yayıncılık – Birinci Baskı ~ Ocak 2011, İSTANBULKitabı okudu
Harari çarpıcı bir örnek verip; lotoyu tutturmaktansa araba kazası geçirmenin daha iyi olduğunu söyler. Çok iyi veya çok kötü ne yaşarsak yaşayalım, beynimiz hedonik adaptasyon nedeniyle bir süre sonra duruma alışır. Çok büyük para kazanan bir kişi için eşik yükselir, ihtiyaçlar artar; herhangi bir şeyden alınan keyif azalır, üstelik her ne alırsa alsın alamayacağı pek çok şey vardır. Ancak araç kazasından sağ çıkan biri için günden güne iyi gelişmeler; iyileşme ve eskiden sahip olduğu şeylerin değerini anlama vardır. Üstelik, eşiği düştüğü için kazadan sonra başına gelecek neredeyse hiçbir şey kaza kadar kötü olmadığı için onu etkilemez, adeta mutsuzluğa duyarsızlaşır.
Sizi En Çok Ne Mutlu Ediyor? Bu incelemeyi sizin yorumlarınız yazacak. Nasıl mı? Kitabın yazarı Frankl'a göre her insanın anlam arayışı kendisine özgüdür. O zaman size soruyorum: Kendi anlamınızı nerede arıyorsunuz? Gelecek için bilinçli çocuklar yetiştirmekte mi? Allah'a inançta mı? Kitap okumakta mı? Hayvan sevgisinde mi? Belki de hiç
Gautama'an içgörüsü, zihnin deneyimlediği şey ne olursa olsun genellikle bir şeyleri çok istediğini ve bunun da mutsuzluğa yol açtığını söyler. Zihin hoşuna gitmeyen bir şey yaşadığında şiddetle bu rahatsızlıktan kurtulmak, hoşuna giden bir şey yaşadığında da zevkin kalıcı olmasını ve yoğunlaşmasını ister, bu yüzden de hep doyumsuz ve hu
Sayfa 230 - Kolektif KitapKitabı okudu
Reklam
Şeytana yakın hallerimiz hep vardı, olacak da... Yalnız bugün ilginç olan, birinin mutsuzluğa düşmesini bekleyecek sabrımızın kalmaması! Çok güleni anında ağlatmak, mutluyum diyeni saniyesinde bozmak istiyoruz.
İnsan daha mutlu mu olmak ister yoksa mutluluk ve mutsuzluğa karşı daha mı kayıtsız olmak ister?
60.Ahirete inanmayanlar, insanlığı mutsuzluğa sürükleyen ve asla örnek alınmaması gereken böyle kötü özellikler sahiptir en yüce sıfatlar ise Allah'a aittir. O halde, inanç, düşünce ve davranışlarınızı Allah'ın görderdiği kitaba göre düzenlenmelisiniz. Çünkü O, azizdir, hakimdir, tüm varlıkların üzerinde mutlak otorite sahibidir. Sonsuz hikmek ve ilim sahibidir, hakimdir. 61. Allah, işledikleri kötülüklerden dolayı insanları anında helak edecek olsaydı, yeryüzünde bir tek canlı bırakmazdı ; ne var ki, düşünüp tövbe etmeleri için, onlara vereceği cezayı kendisinin takdir ettiği belirli bir süreye kadar erteliyor fakat süreleri dolunca, artık son pişmanlık fayda vermez ; ne bir an geciktirebilirler helak oluşu, ne de öne alabilirler!
Budizmin temel fıgürü tanrı değil, bir insan olan Siddhartha Gautama’dır. Budist inancına göre Gautama MÖ 500 civarında küçük bir Himalaya krallığının varisiydi. Etrafında gördüğü acılardan çok etkilenen genç prens erkeklerin, kadınların, çocukların ve yaşlıların Sadece savaş ve salgın hastalık gibi sorunlarla değil aynı zamanda endişe, kızgınlık
Reklam
Neden bu kadar kolay mutsuzluğa umutsuzluğa düşüyoruz şimdi belli oldu.
Rivayete göre Tanrı, Adem'i yaratmayı dilediği zaman melekler yeryüzünün her yerinden birer örnek toprak toplayarak göğe çıkarır veya Mekke ile Taif arasında bir yere bırakırlar.İyice karıştırılan toprak üzerine kırk gün ya da kırk yıl hüzün yağmurları arkasından da bir gün ya da bir yıl mutluluk ve sevinç yağmurları yağdırılır.
“Arthur Schopenhauer, taaa 1700’lerde schadenfreude kelimesini cümle içinde kullanarak ‘kıskançlık hissetmek insancıldır, birinin zarar görmesinden haz duymak (schadenfreude) ise şeytani,’ demiş. Şeytana yakın hallerimiz hep vardı, olacak da... Yalnız bugün ilginç olan, birinin mutsuzluğa düşmesini bekleyecek sabrımızın kalmaması! Çok güleni anında ağlatmak, mutluyum diyeni saniyesinde bozmak istiyoruz.”
Sayfa 20