İrem

Toplum, geri zekalıları hararetle savunan geri zekalılarla dolu. Dünya, geri zekalıların cenneti. Ne var ki onlarla yaşamak zorundayız.
Sayfa 108 - Charles BukowskiKitabı okudu
Reklam
Çağdaş toplum, bireysel olmayan eşitlik fikrini öğütleyip yayıyor. Çünkü sürtüşüp pürüz çıkarmadan kalabalık topluluk içinde çalışabilecek, birbirinin eşi, çekirdek insanlara ihtiyaç duyuyor toplum. Bu insanların hepsi verilen emirlere uymaktadırlar, ama yine de kendi isteklerini yaptıklarına inandırılmışlardır.
Kapitalist toplumda eşitliğin anlamı değiştirilmiştir. Eşitlikle kastedilen, bireyselliğini yitirmiş insanların, otomatların eşitliğidir.

Reader Follow Recommendations

See All
Kaçınılmaz son
İki insan birbirlerini daha iyi tanıdıkça yakınlaşmalarındaki o mucizevi nitelik, düş kırıklıkları, çelişkiler, bıkkınlıklarla ilk heyecanlarından arta kalan ne varsa tümünü silip süpürürken kendisi de yavaş yavaş yiter. Başlangıçta bunun farkına varmazlar. Aslında birbirleri için o yanıp tutuşmalar, deli divane olmalar, daha önceki yalnızlıklarının derecesini gösteren bir kanıtken, sevgilerinin şiddetinin ölçüsüymüş gibi kabul ederler.
Tıpkı şimdi bizler gibi birbirine yabancı olan iki insan, aralarındaki duvarı birden yıkar, kendilerini birbirilerine çok yakın duyar, tek bir kişi gibi hissederlerse o an yaşamın en heyecanlı, en baş döndürücü anıdır.
Reklam
Saygı, korkmak ve çekinmek değildir. Sözcüğün kökenine (respect, "saygı"; respicere "bir şeye bakmak") göre bir insanı, olduğu gibi görebilme yetisini, onu özgün bireyselliği içinde fark edebilmeyi belirtmektedir.
Eğer birine "seni seviyorum" diyebiliyorsam, "sende herkesi seviyorum, seninle tüm dünyayı seviyorum, sende aynı zamanda kendimi de seviyorum" da diyebilmeliyim.
Eğer birini seviyorsam herkesi seviyorumdur; dünyayı, yaşamayı seviyorumdur.
… insanın, hakikati olduğu gibi kabul edecek cesareti olmalıdır. Bu cesaret yoksa, hayatın anlamı da olmaz.
Farklılık, itiraz, espritüellik ve şüphe, bir insanın sağlıklı olduğunu gösterir.
Reklam
-Peki ya biz, sıradan ölümlüler, biz ne olacağız? +Sıradan insanların bu soruyu soracağını hiç sanmıyorum. -Neden? +Sıradanlar sıradanlıktan hoşnutturlar da ondan.
Beslenme, barınma gibi zaruri ihtiyaçlarını veya bunlara dair kaygılarını giderememiş kimseler, Aristoteles’in sözünü ettiği "iyi yaşam"a yani insan onurunu önceleyen, bilgiyle beslenen ve estetikle taçlanan bir hayata yönelme teklifine müspet karşılık veremezler.
F: Hayallerinizi gerçekleştirdiğinizi zannediyorsunuz fakat yaptığınız şey arzu ve heveslerinize kavuşmaktan ibaret. M: Dolayısıyla? F: Gerçekleşen arzular yok olur. Bu nedenle, yazık ki tüm ilişkilerinizde daima ıstırap açığa çıkıyor. Sonsuz ıstırap.
Demek istediğim, derdin devası belki de aynı derdi üstlenmiş bir kişiyle buluşmakla belirir?
Büyük suçlar çoğu zaman basit olanlar arasından çıkıyor, çünkü genelde suç ne kadar büyükse, ardındaki amaç da o kadar belirgin oluyor.
Zekâmın diğer insanlarınkinden geri olmadığına eminim, ama ne zaman Sherlock Holmes ile birlikte bir işe kalkışsam kendimi hep aptal gibi hissetmişimdir.
Reklam
“Genellikle," dedi Holmes, "bir olay ne kadar garip görünüyorsa, o kadar da gizemden yoksundur. Tıpkı teşhis edilmesi en zor yüzlerin en sıradan yüzler olması gibi, çözülmesi en zor suçlar da en sıradan görünen vakalardır."