okumayı özlediğim tarz bir kitaptı. hasret kalmışım içinde böyle tatlı aşklar barındıran genç yetişkin fantastiklere. zaman yolculuğu ve canavar teması inanılmaz hoşuma gitti. anti-hero okumak beni her zaman cezbetmişti, bu yüzden de belki de çok sevdim. kitapta eksik olduğunu düşündüğüm birkaç kısım vardı. hem yazarın hem de serinin ilk kitabı olduğundan dolayı olabilir. belki 2. kitapta daha çok netleşen olaylar vardır. ikinci kitabı okumak için sabırsızlanıyorum. genç yetişkin, düşmandan aşka fantastik bir roman okumak isteyenlere kesinlikle öneririm
daha az dram, daha fazla zombi bekliyordum.
zombi ve korku ögeleri yer yer olsa da çoğunlukla ana karakterin iç çözümlemesi, kendi sorunlarına yoğunlaşması vardı. eminim bunun da sembolik bir anlamı vardır zombilerle alakalı ama ben bağlamı kuramadım. o amaçla da almamıştım kitabı. dediğim gibi korku romanı bekliyordum.
Fuarda bana bu kitabı anlatan kız öve öve bitiremedi. Bense kitapta o kadar övgüye karşılık verebilecek bir şey bulamadım. Gereksiz uzatılmış çok nokta vardı, gerçekten kaç defa “ayy yeter” diye elimden bıraktım bilmiyorum. Kitaptaki herkes ama herkes sürekli edebiyat yapıyor ve çok bunaltıyordu insanı. Mesleki deformasyon mı dersiniz bilemem ama kitabın en büyük ters köşesi kitabın en başından anlaşılıyordu zaten. 50. sayfa civarında anlamıştım olayı. Kitaptaki her şey bana kurgu olduğunu çok hissettirdi, gerçeklik payı çoğu noktada yoktu. Fuardaki kız yaşım büyük olduğu ve bu kitabın üniversitede geçtiği için bana uygun olacağını söylemişti ama kitaptaki üniversite hayatının gerçekteki üniversite hayatıyla alakası yok. Kız da zaten lise sondu ve bunu bilmiyordu. Çok fazla yabancı dizilerden esinlenilmiş sahneler vardı. Bir bana mı böyle geldi bilmiyorum ama ben bu kitaptaki bazı cümleleri daha önce Tumblr’da okudum zaten. Yazarın bunları harmanlama şekli güzeldi. Beğendiğim ve ya burası gerçekten çok güzel dediğim 3-4 yer oldu. Puanları da onların hatrına verdim ama kitabı gerçekten, gerçekten hiç sevmedim.