Mert Umur Yavuz

İnsanlar derin acıları yaşadığında, genelde bu acıdan kaçınarak kendilerini duyusal acıdan uzaklaştırmayı denerler. Bu şekilde korunduklarını ve çocuklarını da koruduklarını düşünürler. Acıyı görmezden gelmek gerçekte onu derinleştirir. Bastırılan şeyin genellikle yoğunluğu artar.
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
Bir zaman iki adam vardı. İki yaşındayken elleriyle birbirlerine vurmuşlardı. On iki yaşına geldiklerinde sopalarla yaptılar aynı şeyi ve birbirlerine taşlar attılar. Yirmi iki yaşına geldiklerinde silahlarla birbirlerine ateş ettiler. Kırk ikisine geldiklerinde, bombalar yağdırdılar birbirlerinin üzerlerine. Altmış iki yaşına geldiklerinde birbirlerine bakterilerle saldırdılar. Seksen iki yaşına geldiklerinde bu dünyadan göçüp yan yana gömüldüler. Yüz yıl sonra solucanın biri iki adamın mezarlarında karnını doyururken, içlerinde birbirinden ayrı iki insanın yattığını hiç fark etmedi. Toprak aynıydı çünkü. Hep aynı toprak.
Sayfa 240Kitabı okudu
Eh, ne çare, böyledir bu insanlar. Hem de korkaktırlar. Onlar bize ihanet ettiler. Biz daha küçücüktük, harplere girdiler. Biz biraz büyüdük, bize harplerden söz açtılar. Coşkundular. Onlar daima coşkundular. Biz daha da büyüyünce onlar bizim için de bir harp düşündüler. Sonra da bizi bu harbe yolladılar. Onlar coşkundular. Daima coşkundular. İçlerinden hiçbiri bize nereye gittiğimizi söylemedi. Hiçbiri bize cehenneme gidiyorsunuz demedi. Ne gezer, hiçbiri. Onlar marşlar çaldılar, Langemarck Zaferi'ni kutladılar. Divan-ı harpler kurdular, istila planları hazırladılar. Kahramanlıklar için şarkılar, madalyalar yaptılar. Böylesine coşkundular. Derken harp patladı. Bizi cepheye sürdüler. Bize hiçbir şey söylemediler. Yalnız , görelim sizi, dediler. Gösterin kendinizi, yiğitler! Onlar bize bu şekilde ihanet ettiler. Kalleşçe ihanet ettiler. Şimdi onlar kapılarını kapamış, evlerinde oturuyorlar. Sayın müsteşar, sayın direktör, sayın yargıç, sayın başhekim. Şimdi bizi harbe gönderenler sanki onlar değil. Hayır, hiçbiri. Şimdi onlar hepsi kapılarını kapamış, evlerinde oturuyorlar. Onlar kapılarını sımsıkı kapadılar. Bizler kapının dışında kaldık.
Sayfa 109Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Bir şeyi gerçekten istediğin zaman, arzunu gerçekleştirmeni sağlamak için bütün evren işbirliği yapar."
İranlı Firdevsi, yaklaşık bin yıl önce yazdığı Şehname’nin başlarında, söylenecek bütün sözlerin söylenmiş olduğunu, yeniden söylenmeye değer söz kalmadığını, bu nedenle de bir şey söylemekten çok, güzel söylemenin önemli olduğunu ileri sürüyordu.
Sayfa 462Kitabı okudu
Reklam
Reklam
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.