.
Güvercin uçuverdi,
Kanadın açıverdi,
Elin oğlu değil mi?
Sevdi de kaçıverdi!
Misket türküsü, bilirsiniz değil mi? Ben severim, havasını yerini buldum mu da oynarım. Yüz kilo adam nasıl olur demeyin, olur, hem de çok güzel olur. Yer müsait, yerin üstündeki canlar da müsaitse çok çok güzel olur. Çok severim Ankara türkülerini. Topal bile
"Bu nedenle zafer koşullarını sağlamak için, karşı tarafı tahrik etmeli, çıkış yolları gözetlenmeli, düşmanın hareketlerinden arazideki zayıf noktaları ve savaş gücü hesaplanmalıdır.
Savaşın [can alıcı noktası] düşmana hareketlerimizi göstermemek, ne yapacağımızı anlamamasını sağlamaktır. Konuşlanışı belli etmemek en derindeki casuslarının bile bilgi edinmesine izin vermez, [böylece] en bilge olanlar bile plan yapamaz hale gelecektir.
Düşmanın hareketleri karşısında elde ettiğimiz zaferi herkesin önünde açık edebiliriz, ancak hiç kimse stratejimizi bilmeyecektir. Herkes düşmana karşı elde ettiğim zaferde konuşlanışımı bilecek, ancak benim düşmanın değişen durumuna göre değişerek vaziyetine göre zafer yaratan stratejimi anlayamayacaklardır. Bu nedenle seni zafere ulaştıran stratejiyi tekrarlama, yönteminin sonsuz bir çeşitlilikte olmasını sağla.
Askerî konuşlanış suyun duruşu gibidir, su yüksekten aşağıya doğru akar, askerî konuşlanış da [düşmanın] güçlü tarafından sakınıp zayıf tarafına saldırmaktır; su nasıl ki yerin şekline uyarak aşağı doğru akarsa savaş da düşmanın durumuna göre zaferi tayin eder.
Nasıl ki suyun sabit bir şekli yoktur, savaşta da tek bir konuşlanış yoktur. Düşmanın değişen hareketlerine rağmen muzaffer olana akıllı komutan denir. Bu tıpkı beş elementin döngüsü, mevsimlerin değişmesi, günlerin kısalıp uzaması, ayın doğup batması gibidir."
Orhan Kemal, gömleğinin düğümlerini çözdü, çemirlendi, her harfin tepesinde yüzlerce dinamitin patladığı bir sesle:
"Bu ne lan, Buyruk, Çukurova'nın sarı sıcağını da geçti," dedi, nüfus cüzdanını yelpaze gibi kullanmaya başladı.
"Gerçekten çok mu sıcak oluyor Çukurova?"
"Sıcak da laf mı? Yakar, kavurur, soluk aldırmaz, iflahını keser insanın. Kuşlar pat pat düşer... Köpeklerin dili bir karış dışarıda, girer çıkar boyuna ağızlarına.. Güneş sanki Çukurovalı'yı cezalandırmak için mahsustan alçalır, adamın tedbilini şaşırtır."
"Peki nasıl çalışır ırgatlar o havada?"
"Düşe kalka, yuvarlana yuvarlana... Bayılırlar, başlarına güneş geçer, sıtmalanırlar... Felaket!"
"Cehennem denen yer Çukurova olmasın?"
"Ne demek olmasın? Çukurova'dır elbet... Aynı zamanda da bereketiyle cennettir. İnsan durduğu yerde üzerine tuz dökülmüş sümüklüböcek gibi erir, akar... akar ki ne akar, ırmaklaşır..." dedi öfkeyle: "Tokan hele."
Cânâ bizim esrârımız imlâlara sığmaz
Yazılsa da binde biri inşâlara sığmaz
Âşıkda olan derd ü meşakkat gam ü mihnet
Neşr olsa eğer kûh ile sahrâlara sığmaz
Hasretle akar tâ geceler dîde-i eşkim
Bir katredir ammâ yedi deryâlara sığmaz
Bu hikmeti bilmez misin ey sôfî-i sâlûs
Bir kalbe sığan var olan eşyâlara sığmaz
Mevlâ'yı seversen beni dûr eyleme gönülden
Emrah seni sevdi deyu dünyâlara sığmaz
17 Ocak 1985 tarihinde, Âsitâne-i Hazret-i Nureddin Cerrâhî'de, Muzaffer Efendi Hazretlerinin riyâsetindeki zikrullah esnasında okunmuşdur...
youtube.com/watch?v=rxM_-ve...
Askerî konuşlanış suyun duruşu gibidir, su yüksekten aşağıya doğru akar, Askerî konuşlanış da [düşmanın] güçlü tarafından sakınıp zayıf tarafına saldırmaktır; su nasıl ki yerin şekline uyarak aşağı doğru akarsa savaş da düşmanın durumuna göre zaferi tayin eder.
Nasıl ki suyun sabit bir şekli yoktur, savaşta da tek bir konuşlanış yoktur. Düşmanın değişen hareketlerine rağmen muzaffer olana akıllı komutan denir. Bu tıpkı beş elementin döngüsü, mevsimlerin değişmesi, günlerin kısalıp uzaması, ayın doğup batması gibidir.
Hasan Ali Yücel Klasikleri, Savaş, Taktik, Politika, SiyasetKitabı okudu
Şunu bil ki, hangi avrat yoldan çıkmışsa, adamı layıktır bu işe. Çok kez avradı orusbu yapan heriftir.Kadin sudur erkek ise yatak, su yatagina göre akar.