Belki de aşk insanın hayatına, atına binmiş parlak bir şövalye gibi gösterişle ve ilhamla gelmiyordu. Belki de eski bir arkadaş gibi sessizce yaklaşıyor, ilk başta kulağa bir şiirden çok bir düzyazı gibi geliyordu ; ta ki ani bir ışık sayfaların üzerine düşüp de ritim ve müzik el ele gelene kadar.
Tüm Alıntılarım
1. Her an büyük bir utanmazlıkla, yalnızca huysuz, hatta öfkeli biri olmadığımı; kimseyi, kuşları bile ürkütemeyeceğimi, bununla ancak kendimi avuttuğumu bilmemdi. Öfkeden ağzımdan köpükler saçıldığı bir anda oyuncak bir bebek ya da bol şekerli bir çay getirin, hemencecik yumuşayıveriyordum. Hatta, sonra kesinlikle, öfkemden dişlerimi
Reklam
“Eğer âşık olup olmadığınız konusunda kafanız net değilse tek bir şeyden emin olabilirsiniz. Âşık değilsiniz. Çünkü aşk sorgulatmaz. Sadece çarpar. Öyle bir çarpar ki seni yere serer. Sen de yere serilmişken sana çarpan şeye değil de o an hissettiğin mutluluğa odaklanırsın. Serildiğin yerden gökyüzüne anlamsız bir gülümseme ile bakarsın. Bir anda beyninin arka planında, sürekli bir müzik çalmaya başlar. İşte o an anlarsın ki, gerçek hayatın en büyük eksikliği bu müziktir “.
Sayfa 321
“Hayat, ölüm, aşk, merhamet ve özlem.. müzikle duyurulabilir. Çünkü müzik sayesinde, bilinç sahibi olduğumuzdan beri ve tarihimiz boyunca elde etmek için mücadele verdiğimiz hürriyetin en yüksek derecesine ulaşma imkanı verilmiştir bize. Hürriyetin en yüksek derecesine başka hiçbir şeyle ulaşamayız. Her yüzyıla özgü dogmaların ötesinde sürekli olarak geleceğe uzanan ulaşan tek şey müziktir. Kelimelerle ifade edemediğinizi onun duyurabilmesi de bundandır.”
Sayfa 86 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Ok u attım hadi görüşürüz..
Yâr deyince kalem elden düşüyor Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor Lambada titreyen alev üşüyor Aşk kâğıda yazılmıyor sevdiğim..
Balıkçıllar, uzaktan gelen müzik, dudaklarının tadı...
Daha birkaç dakika öncesine kadar var olan güzellik, nasıl bu kadar çabuk silinebilir?
Reklam
Hayatının ilk öpücüğü!
Bu ânı ne çok hayal etmişti! Manzara olağanüstüydü - uçuşan balıkçıllar, batan güneş, vahşi bir güzelliği olan yarı çorak arazi ve uzaktan gelen müzik sesi.
Her şeyin durduğu o saatte, Ey gökyüzünün yalnız gözlemcisi, Gece rüzgarını ve iç çekişlerini duyuyor musun Kapatmak için Aşk'a çalan arpların Gündoğumunun solgun kapıları mı? Her şey sakinleştiğinde, yalnız mısın? Tatlı arpların çaldığını duymak için uyanın Yolda ondan önce sevmek, Ve antifonla cevap veren gece rüzgarı Gece bitene kadar mı? Çal, görünmez arplar, Aşk için, Cennette kimin yolu parıldıyor Yumuşak ışıkların gelip gittiği o saatte, Yukarıdaki havada yumuşak tatlı müzik Ve aşağıdaki toprakta.
Yerdeki ve havadaki teller Müziği tatlı kılar; Söğütlerin buluştuğu nehir kenarındaki ipler. Nehir boyunca müzik var Aşk orada dolaşır, Mantosunda soluk çiçekler, Saçında koyu yapraklar. Hepsi usulca oynuyor, Başını müziğe eğmiş, Ve parmaklar bir aletin üzerinde geziniyor.
"Artık insanların Gılgamış'ı, Enkidus'u, Hera'sı, Afrodit'i yok, onların yerine hip hop, futbol, müzik ve sinema tanrıçaları var. Tanrılar ve tanrıçalar gibi onların aşk, evlenme, boşanma, kavga, kıskançlık, cinayet maceralarını izliyorlar..."
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.