“Zühre, beşinci kat gökteki parlak yıldızdır. Eski Yunanlılar, tanrıça olarak kabul ettikleri bu yıldıza Afrodit, Romalılar Venüs demişlerdir. Gökle gündüzün kızıdır. Bir rivayette “Jüpiter - Müşteri”nin, yani büyük Tanrı Zeus’un kızıdır. Bir rivayete göre Zühal, babasını öldürdüğü zaman birkaç damla kan denizde bir köpüğe düşmüş. Afrodit, bu kanla köpükten doğmuştur. Başka bir rivayete göre de yine denize gökten bir alev düşmüş, Afrodit bu suretle vücut bulmuştu. Pek güzel olan bu kadın, güzellik ve aşk tanrıçasıdır. Zevk, sefa, işret, ferah ve bilhassa müzik, bu tanrıçaya aittir. Ressamlara göre Zühre’nin arabasını bir çift güvercin, yahut kuğu çeker. Nücum ilmine göre yıldızların tabiatları vardır. Zühre, soğuk ve yaş tabiatlıdır. Esasen kutlu bir yıldız olmakta beraber, bazen hayırsız ve şer de olabilir. Zühre, edebiyatımızda hemen daima aşk, güzellik ve bilhassa müzikle beraber anılır.
Mirrih, Yunanlıların Ares, Romalıların Mars dedikleri tanrıdır. Harp tanrısı olan bu yıldız, elinde kılıç, yahut mızrak bulunan ve bazen bir elinde kesik bir insan başı tutan güzel bir delikanlı şeklinde tasvir edilir. Kızıl renkli olduğundan tabiatı son derecede hararetli ve kuru sayılmış, bu bakımdan da kutsuz ve hayırsız olarak kabul edilmiştir. Zühal’e “Nahsi ekber - Büyük hayırsız yıldız”, Mirrih’e “Nahsi asgar - Küçük hayırsız yıldız”, ikisine birden “Nahseyn - İki kutsuz, hayırsız yıldız” denir.”