"Eğer aşık olup olmadığınız konusunda kafanız net değilse tek bir şeyden emin olabilirsiniz. Aşık değilsiniz. Çünkü aşk sorgulatmaz. Sadece çarpar. Öyle bir çarpar ki seni yere serer. Sen de yere serilmişken sana çarpan şeye değil de o an hissettiğin mutluluğa odaklanırsın. Serildiğin yer den gökyüzüne anlamsız bir gülümseme ile bakarsın. Bir an da beyninin arka planında, sürekli bir müzik çalmaya başlar. İşte o an anlarsın ki , gerçek hayatın en büyük eksikliği bu müziktir".
İmkânsız şeyler...
O günlerde imkânsız şeyler üzerine kitaplar okuyordum. Yüzyıllar önce tutulmuş günlükler... Ateşli aşk satırları... Çaresizlikle bekleyerek, imkânsız bir aşkın acısıyla geçip giden bir ömrün anlatımları... Zaten yaşananlar yazılmıyor ki...
Artık insanların Gılgamış'ı, Enkidu'su, Hera'sı, Afrodt'i yok, onların yerine hip hop, futbol müzik ve sinema tanrıçaları var. Tanrılar ve tanrıçalar gibi onların aşk, evlenme, boşanma, kavga, kıskançlık, cinayet maceralarını izliyorlar.