~
❝
Eğer aşık olup olmadığınız konusunda kafanız net değilse tek bir şeyden emin olabilirsiniz. Aşık değilsiniz çünkü aşk sorgulatmaz. Sadece çarpar, öyle bir çarpar ki seni yere serer. Sen de yere serilmişken sana çarpan şeye değil de o an hissettiğin mutluluğa odaklanırsın. Serildiğin yerden gökyüzüne anlamsız bir gülümseme ile bakarsın. Bir anda beyninin arka planında, sürekli bir müzik çalmaya başlar. İşte o an anlarsın ki, gerçek hayatın en büyük eksikliği bu müziktir.
❞
~
O günlerde imkansız şeyler üzerine kitaplar okuyordum. Yüzyıllar önce tutulmuş günlükler... Ateşli aşk satırları... Çaresizlikle bekleyerek, imkansız bir aşkın acısıyla geçip giden bir ömrün anlatımları...
Zaten yaşananlar yazılmıyor ki...
“ Eğer âşık olup olmadığınız konusunda kafanız net değilse tek bir şeyden emin olabilirsiniz. Âşık değilsiniz. Çünkü aşk sorgulatmaz. Sadece çarpar. Öyle bir çarpar ki seni yere serer. Sen de yere serilmişken sana çarpan şeye değil de o an hissettiğin mutluluğa odaklanırsın. Serildiğin yerden gökyüzüne anlamsız bir gülümseme ile bakarsın. Bir anda beyninin arka planında, sürekli bir müzik çalmaya başlar. İşte o an anlarsın ki, gerçek hayatın en büyük eksikliği bu müziktir. “
...hiç biri bilinen yerlere ve insanlara ait olmayan hayallerin uzaklığı ve bulanıklığı içinde onu dinlesin.
Ve mahzun. Mahzun da değil, belki birbirine düşman bir çok arzuların çarpışmasından doğan bir arzusuzluğun verdiği o istikâmet buhranı, o kararsızlık, o sıkıntı gittikçe içini karartmaya başlamıştı. Aradı. Hiçbir şey istemiyordu: Ne babasını görmek, ne piyano çalmak, ne Samim’le konuşmak, ne Paris, ne İstanbul, ne aşk, ne flört, ne tuvalet, ne sinema, ne dans... Yalnız, evet, hafif bir müzik, bir Valse de Chopin, sade piyanoda, fakat kendisi çalmasın, bir divana uzansın, gözlerini yumsun, hiç biri bilinen yerlere ve insanlara ait olmayan hayallerin uzaklığı ve bulanıklığı içinde onu dinlesin.
O anları bilirsin, içki ve müzik bütün ruhunu ele geçirir, seni tümüyle savunmasız bırakır. Müthiş duygular hissedersin, şahane olacak diye düşlersin. En büyük pişmanlıklar bu tür gecelerden sonra yaşanır aslında...