Şimdi burda değilsin.ama beni duyuyorsun,biliyorum. Kapat gözlerini benim için ve dinle n'olur: Bak yoksun... Bunun anlamını biliyor musun? Yokluğun, yüreğimdeki bu yıldızsız, bu dipsiz, karanlık gece... Yokluğun, odamın duvarlarına astığım suretlerine bakarken,
unuttuğum dalgın gözlerim.... Yokluğun yastığımda bıraktığın bu kimsesiz saç tellerin...
Yokluğun, gönül bahçenden kopartıp verdiğin için soldurmayıp, kuruttuğum ve tıpkı sevdam gibi sonsuzluğa mahkum ettiğim bu kırmızı güllerin... Sırf kalemini değdirdiğin için atmaya kıyamadığım bu kağıtlar... Her an gözümün önünde sakladığım mektupların,
peçetelere yazdığın şiirlerin, hediyelerini sardığın paket kağıtların... Sen gidince, hala sen kokuyordur, diye üzerime giydiğim ve derin derin soluduğum giysilerin....
Yokluğun, elinin, kokunun, soluğunun değdiği her şeyi dünyanın en kıymetli hazinesi gibi saklayan, bu yarı deli, bu hayattan kopuk ruhum... Kapat gözlerini ve bana bak :
Ben ne diye varsa gördüğün, işte o senin yokluğun..."