...
cılız bir fidan gibi titriyordu
yalnızlığın soğuğundan, ruhum
kalbimin karanlığında süzülüyordu
yalnızlık dünyasının korkusu
artık bana sıcaklık vermiyorsun
aşk, ey donmuş güneş
göğsüm ümitsiz bir sahra
Yoruldum, aşktan bile yoruldum
...
Birbirimize söyleyecek bir şeyimiz yok muydu? Neden?.. Neden uzun uzun dertleşmedik? Belki o zaman birçok şeyler başka türlü olurdu.
... Sana kızgın değilim... Sonra seni seviyorum... Neden sevdiğimi bilmeden seviyorum...
Benim sadakat anlayışım kişinin ülkesine, kurumlarına, baştaki yöneticilerine duyduğu türden sadakate sığmaz. Gerçek olan, asal olan, ebedi olan ulustur; koruyup kollamamız, özen göstermemiz, sadık kalmamız gereken şey odur; kurumlar talidir, memleketin giyindiği kılıklardan öte değildir ve kıyafetler eskiyebilir, partallaşabilir, rahatlığını kaybedebilir, bedeni kıştan ve hastalıktan koruyamaz hale gelebilir. Paçavralara sadık kalmak, paçavralar için sesini yükseltmek, paçavralara tapmak, paçavralar için ölmek, abesliğe sadakat göstermektir; bu da en saf haliyle hayvanlara özgüdür; monarşiye aittir, monarşi tarafından icat edilmiştir, öyleyse monarşiye terk edilmelidir.