"Biz de bu tembellik varken nah kalkınırız!"
Adam Yayınları 1988 Sayfa: 151
Kimisi yoğurt, kimisi sarımsak yediği, kimisi de şarapsız gün geçirmediği için uzun yaşadığını söyler.
Adam Yayınları 1988 Sayfa: 81
Reklam
Adalet ananın emeli, insanın ameli, babanın temelidir.
Adam Yayınları 1988 Sayfa: 51
Hepimizin aklına malûmun biri elbet gelmiştir,
— Kimse kimsenin yerine gidemez. Öbür dünyada herkesin yeri ayrılmıştır. Hani tiyatrolarda, uçaklarda numaralı koltuklar nasıl, işte öyle... Ama bunun toprakta yatacak yeri yok... — Bulunur ona da bir yer elbet... Cehennemin ucu bucağı yok ki... — Toprak bunu kusar be...
Sayfa 148 - Son Görevimizi YaptıkKitabı okudu
“Atma Ziya!” ve Führerli anılar demeci,
Hitler’le de, führer olmadan önceleri, çok içtenlikli arkadaştırlar. Münih’teki birahanelerde çok bira içmişlikleri vardır. Herif nazi mazi ama, şimdi eğri oturup doğru konuşmalı, Almanya’nın başına geçtikten sonra bile eski arkadaşı Ziya’yı unutmamış, mektup yazıp onu Almanya’ya çağırarak kendisine yardım etmek istemiştir. Ziya Bey’e Almanya’da yüksek bir görev verecektir. Çünkü o sıralarda Ziya Bey’in sıkıntı içinde olduğunu duymuştur. Hitler’den küçükadı “Adolf” diye sözeder. “İyi ki bizim Adolf’un sözüne uyup da Almanya’ya gitmemişiz. Yoksa beni de Nürnberg mahkemesinde ölüme mahkum ederlerdi.” der, biraz düşündükten sonra da ekler: “Yok, yok, ben Adolf’un yanında olaydım, bu işler gelmezdi başına; çünkü benim sözümü dinlerdi. Ona doğru yolu gösterirdim.”
Sayfa 134 - Bir Düğün Töreni KonuşmasıKitabı okudu
The End of The “Şeyli” Story
Takma taşak makma taşak, şişme taşak mişme taşak, her ne olursa olsun, taşak taşaktır ve buyüzden de eski düzen yeniden kuruldu. Ancak, şimdinin şişme ve takma taşaklılarıyla, eskinin kendinden taşaklılan arasında küçük bir aynm ortaya çıktı. Eskinin kendinden taşaklıları sırası gelmedikçe yiğitlik taslamazlarken, bu takma ve şişme taşaklılar yerli yersiz durmadan yiğitlik taslamaktadırlar ve bunların başlannda da, önce bir sertlik oldu, sonra boynuzlar çıkmaya başladı.
Sayfa 132 - İğdiş Edilmiş İnsanlar Ülkesinde Ayıp Yeri Yerinde Kalmış BiriKitabı okudu
Reklam
Tek kalmış taşaklı adamı bulmak için, askerler, siviller, candarmalar, Polis köpekleri ve çakaralmazlarla silahlandırılmış muhtarlar dağı taşı aradılar, uçaklar, helikopterler her yeri taradılarsa da taşaklı kalmış o tek adamı bulamadılar. Ama o her gece kentin üstünde taşaklarının iki tostoparlak nurunu saçmayı sürdürdü.
Sayfa 131 - İğdiş Edilmiş İnsanlar Ülkesinde Ayıp Yeri Yerinde Kalmış BiriKitabı okudu
Gülmekten ilerleyemiyorum ki.
Televizyonda, radyolarda ve gazetelerde yayınlanan bu önemli konuşma da etkisiz kalınca, ceza yasasına hiçbir yurttaşın ağzına taşak sözcüğünü almaması için bir madde konuldu. Düşünce özgürlüğü olduğundan her isteyen yurttaş taşak üzerine enine boyuna düşünebilir, ama düşüncesini açıklayarak taşak aleyhine propaganda yapamazdı. Ceza yasasına göre, bir kişi, başka hiçkimsenin bulunmadığı yerde içinden geçeni söylemek için bile olsa yüksek sesle taşak dese beş yıldan on yıla, iki kişi söylese (yani biri söyleyip öbürü dinlese) onbeş yıla dek, üç kişi taşak derlerse (gizli örgüt kurmuş sayılacaklarından) onbeş yıl hapisten idama dek cezalandırılacaklardı. Taşak deyip de sonradan pişman olarak, taşak yerine Aktaş, yani Ak Türk Anonim Şirketi, diyenlerin cezası pişmanık yasasına girdiğinden, bağışlanıyorlar ve tanınmamaları için suratları ve taşakları değiştiriliyordu.
Sayfa 128 - İğdiş Edilmiş İnsanlar Ülkesinde Ayıp Yeri Yerinde Kalmış BiriKitabı okudu
Hocam, önemli…
Olunca taş ak olmalı Olmamalı aman kara Ah farfara farfara Taş ak sığmaz şalvara Altı okka olmalıdır Tuman şalvar dolmalıdır Şak şak da şak şak şak da şak Altı okka gelen taş ak
Sayfa 127 - İğdiş Edilmiş İnsanlar Ülkesinde Ayıp Yeri Yerinde Kalmış BiriKitabı okudu
“O Rus, Bu Abd”
O ülkenin başka taşaklılan da yavaş yavaş taşak yarışına girmeye başladılar. Özellikle ülkenin taşaklı aydınları, basındaki taşaklı gazeteciler, taşaklı bilimciler ve sanatçılar yönetimi ele geçirmiş bulunan sahte taşaklılara ucundan kıyısından laf dokundurmaya başlamışlardı. Bu aydınların çoğu terbiyeli iyi aile çocukları olduklarından ve terbiyeleri müsait olmadığı için doğrudan “taşak” diye yazamıyorlar, bunun yerine “Taş ak olmalı, kara taş olmamalı.” gibilerden çok ağır başyazılar, köşeyazıları yazıyorlardı.
Sayfa 127 - İğdiş Edilmiş İnsanlar Ülkesinde Ayıp Yeri Yerinde Kalmış BiriKitabı okudu
Reklam
“Çürük taşaklılar sine-i millete çekilsin!”, “İşlemeyen taşak, ne askı tutar ne kuşak!”, “İşlevini yapmazsa taşak, üremez oğul uşak!”
Sayfa 127 - İğdiş Edilmiş İnsanlar Ülkesinde Ayıp Yeri Yerinde Kalmış BiriKitabı okudu
İşlevini yapamayan taşak ne işe yarardı ki, altı okka değil, isterse altmışaltı okka olsun, işlevini yapamadıktan sonra...
Sayfa 126 - İğdiş Edilmiş İnsanlar Ülkesinde Ayıp Yeri Yerinde Kalmış BiriKitabı okudu
İmdat… ahahah!
Ben her zaman eşitlikten yanayım. Fransızlar ayıp olmasın diye “testicule” yerine “Taşak” deselerdi, ben de o zaman taşak yerine “testikül” demeyi uygun bulurdum. Ama o zaman da şöyle bir sorun çıkıyor ortaya. Türkçede erkek olanlar, salt erkeklerdir. Oysa Fransızların sözcükleri de erkekli dişilidir. Fransızca erkek sözcüklerin başına “lö”, dişi sözcüklerin başına “la” gelir. E taşak da dişi olamayacağına göre, Fransızlar bizim taşağa “Lö taşak” diyeceklerdi.
Sayfa 124 - İğdiş Edilmiş İnsanlar Ülkesinde Ayıp Yeri Yerinde Kalmış BiriKitabı okudu
Tüylerim ürperdi. Ben meyledemem azizim.
Bu öykünün başlığı “İğdiş edilmiş insanlar ülkesinde taşaklı kalmış biri” olacaktı. Ama bizde taşak sözcüğü de, yani şu hepimizin bildiği taşak da nedense ayıp sayıldığından, öyküye taşaklı bir başlık koyamazdım. Ben koyardım da öykünün yayınlanacağı derginin sorumlusu, başlığında taşak olan öyküyü yayınlamazdı. Peki, ne demeliydim? İşte yazıya “Önce öykünün adından başlamalıyım.” deyişim bundandı. Diyelim bir Fransız yada İngiliz yada Alman yazarı bu öyküyü yazacak olsaydı, ayıp olur diye taşak sözcüğünün Fransızcasını, İngilizcesini, Almancasım yazamıyacaktı da Türkçe olarak “Taşak” diye mi yazacaktı? Taşağa taşak diyememek bana dil ikiyüzlülüğü geliyor. Evet “oruspuya oruspu denilemez!” diye bir söz vardır ama, bu sözü bir kadına söylemek onu aşağılamak olacağı için yasayla önlenmiştir. Oysa bir taşağa taşak demek, hiç de taşağı aşağılamak değildir ki...
Sayfa 124 - İğdiş Edilmiş İnsanlar Ülkesinde Ayıp Yeri Yerinde Kalmış BiriKitabı okudu
Neden kimi sözcükleri söylemek ayıp yada bayağı sayılır da, o sözcüklerin yerine, aynı anlamı veren yabancı sözcükler kullanılınca ayıp sayılmaz? Bunu hiç düşündünüz mü? Örneğin, sidik yerine Arapça idrar denilir; ikisi de aym şey değil mi? “Çay, çiş getirir.” yada “Çay çok işetir.” denilmesi çok ayıp, ama “Çay diüretiktir.” dersek ayıp olmuyor. Dildeki bu ikiyüzlülük beni sinirlendiriyor. Üstelik bu dil ikiyüzlülüğümüz gittikçe yayılıyor, yani bir anlama gittikçe sözde kibarlaşıyoruz. Çocukluğumda dona herkes don derdi ve don demek de ayıp sayılmazdı. Şimdilerde çok ayıp, Frenkçesi “Külot” dersek kibarlaşıyoruz. Don, kıçımızı kapadığı için mi ayıp sayılıyor? E peki, don kıçımızı örtüyor da külot neremizi örtüyor?
Sayfa 123 - İğdiş Edilmiş İnsanlar Ülkesinde Ayıp Yeri Yerinde Kalmış BiriKitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.