Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şeyhu'l-İslam İbn-i Teymiyye Fetava'sında" şöyle der: "Onlara -yani Tatarlara- yardım edenler ister asker olsun ister yönetici olsun fark etmez, bu kişilerin hükümleri onların hükümleri ile aynıdır. Diğerleri nasıl İslâm şerîatından uzaklaşmışsa bunlar da aynı şekilde İslam şerîatından yüz çevirmiş sayılırlar. Selef-i sâlihin zekâtı vermeyenlere "mürted" diyorlardı, halbuki bu kişiler oruç tutuyor ve namaz kılıyor, İslâm ordusuna karşı savaşmıyorlardı. Peki ya Allah ve Peygamber düşmanlarıyla beraber olup da Müslümanlara karşı savaşanların hükmü ne olur?"
"YA RABBĨ! CEBRAİL, MİKÂİL, İSRAFİL, AZRAİL HÜRMETLERİNE VE ŞEFAATLERİNE..." Bir gün bir duâda, "Ya Rabbil Cebrail, Mikäil, İsrafil, Azraîl hürmetlerine ve şefaatlerine, beni cin ve insin şerlerinden muhafaza eyle" meâlindeki duâyı dediğim zaman, herkesi titreten ve dehşet veren Azrail námını zikrettiğim vakit gayet tatlı ve
Sayfa 365Kitabı okudu
Reklam
"Bir saat düşünmek bir yıl ibadet etmekten daha hayırlıdır."(1) Fakihânî "Fikru saatin..." lâfzıyla zikretmiş ve demiştir ki: Bu (hadis değil), Sırr-ı Sakatinin sözüdür. İbn Abbas ve Ebu'd-Derda: Bir saat fikir, bir gece kıyamdan hayırlıdır, dediler. Bunu Hattabî nakletti ve Suyutî Cami'inde "Bir saat fikir,
Sayfa 289 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
NUR RİSALELERİNDE HZ. ALİ İLE İLGİLİ RİVAYETLER
"BEN İLMİN ŞEHRİYİM, ALİ DE ONUN KAPISIDIR."(1) Nur Risaleleri'nde "Keramet-i Aleviye" diye sunulan bu büyük iddiaların temel dayanağı, işte bu hadistir. Bu hadisin Nur Risaleleri'ninde zikredilmesinin sebebi, müellifinin gizli ilimlerin Hz. Ali'ye verildiğine inanması ve bundan kendisi ve risaleleri lehine
Sayfa 223 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
"Müslümanlara gelen bu açlık, bu zâyiât-ı mâliye ve meşakkat-ı bedeniye nedendir?" Rüyada demiştim: "Cenâb-ı Hak, bir kısım maldan onda bir veya bir kısım maldan kırkta bir kendi verdiği malından birisini bizden istedi; tâ bize fukarâların duâlarını kazandırsın ve kin ve hasedlerini menetsin. Biz, hırsımız için tamahkârlık edip vermedik. Cenâb-ı Hak, müterâkim zekatını; (kırkta otuz, onda sekizini) aldı. Hem her senede yalnız bir ayda yetmiş hikmetli bir açlık bizden istedi. Biz nefsimize acıdık; muvakkat ve lezzetli bir açlığı çekmedik. Cenâb-ı Hak ceza olarak yetmiş cihetle belâlı bir nev'i orucu beş sene cebren bize tutturdu. Hem yirmidört saatte bir tek saati, hoş ve ulvî, nûranî ve faideli bir nevi tâlimât-ı Rabbâniye'yi bizden istedi. Biz tenbellik edip, o namazı ve niyazı yerine getirmedik. O tek saati diğer saatlere katarak zâyi ettik. Cenâb-ı Hak, onun kefareti olarak, beş sene tâlim ve tâlimât ve koşturmakla bize bir nevi namaz kıldırdı." demiştim. Sonra ayıldım, düşündüm, anladım ki; o rüya-yı hayâliyede pek mühim bir hakikat vardır.
Sayfa 46
Yıldızlara bakma. Ancak namaz vakitleri hususunda onlardan yardım alabilirsin. Bunun dışında onlarla ilgilenme. Çünkü bu zındıklığa sevk eder.
Reklam
Mürcie hata etti ve büyük bir söz söyledi. Dediler ki: "Kişi Kâbe'yi yaksa da her şeyi yapsa da müslümandır." Onlar hakkndaki sözüm Allah Teâlânın buyurduğudur: "Eğer tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse artık din kardeşlerinizdir." (Tevbe, 11)
Bütün bunlarla beraber başka bir durumu da öğrenmiş olursun.
Bunu bildiğin zaman, onların salihlere du'â etmelerinin ve onlara bağlanmalarının "Biz sadece şefa'at istiyoruz" demelerinden ibaret olduğunu, Nebi Sallallahu Aleyhi ve sellem'in, onlarla, du'ânın (ibadetin) yalnız Allah'a has kılınması ve dînin bütünüyle Allah'ın olması için savaşmış olduğunu anlamış olursun. Aynı şekilde bunun (du'ayı/ibâdeti Allah'a has kılmanın), namaz ve oruçtan daha büyük bir farz olan tevhid olduğunu, Allâhu Teâlâ'nın, huzuruna Kıyamet Günü'nde tevhid ile geleni bağışlayacağını, âbid (ibâdet ehli) biri olsa bile tevhîde câhil olanı ise bağışlamayacağını anlamış olursun. Aynı şekilde Allâh'tan başkasına du'â/ibâdet etmenin; bunu yapan kimseyi Allahu Teâlânın bağışlamayacağı Allâh'a şirk koşmanın bizzat kendisi olduğunu ve Allâh katında şirkin her ne kadar şirk koşan kişi bu yaptığıyla Allâh'a yakınlaşmak istese de zinâdan ve cana kıymaktan daha büyük (bir günâh) olduğunu anlamış olursun. Bütün bunlarla beraber başka bir durumu da öğrenmiş olursun. O da; Sedîr, Veşem ve başkaları gibi (Arap yarımadasında bulunan) birtakım bölgelerde, içlerinde "âlimler" diye isimlendirdikleri bazı (sözde) âlimlerin de olduğu insanların çoğunun, bunu bilmediği gerçeğidir.
"Onlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan da aşağıdırlar." (A'raf,179) Öyle ki bu cahillerden kendisini ilme ve fıkha nisbet eden bazıları "Kiblemize yönelen hiç kimse kafir olmaz" diyecek duruma gelmişlerdir. Hâlbuki Ehl-i Sünnetin "Kıble ehlinden hiç kimseyi günahlarından ötürü tekfir etmeyiz." sözünden kastı küfür ve şirk haricindeki günahlardan ötürü kıble ehlinden kimseyi tekfir etmeyiz anlamındadır. Gerek șeyhin zamanındaki gerekse günümüzdeki batıl ehli ise bu sözü kıbleye dönerek namaz kılan birisi küfür ve şirk ișlese de tekfir edilmez ma'nasında kullanmaktadırlar. Halbuki böyle bir ma'na, imamların ittifakıyla batıldır. Ebu Ubeyd Kasım bin Sellam'ın senediyle naklettiğine göre ibn Mesud Radyallahu anh șöyle demiștir: <Bir kul Allah'tan başkasına kurban kesmedikce veya_Allah'tan baskasına namaz klmadıkça şirke ve küfre girmez> (Kitab'ul Iman, 95 no: 29,Mektebet'ul Mearif 1421) Bundan dolayı, kendi döneminde Hanbelilerin ve Ehl-i Sünnet'in imamlarından birisi olan İmam el-Berbehari Rahimehullah "Şerh'us Sunne" adlı eserinde șöyle demektedir: <Allah'ın Kitabı'ndan bir ayeti inkâr etmedikçe yahut Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hadislerinden birini inkâr etmedikçe veya Allah'tan başkasına namaz kılmadıkça; ya da Allah'tan baskasına kurban kesmedikce Ehli Kıble'den hic kimse İslam' dan çıkmaz. Bunlardan herhangi birini yaparsa, onu İslâm'dan çıkarmak (tekfir etmek) senin üzerinde bir yükümlülüktür.>
Bir müddet, imamın arkasında cemaatle namaz kılarken kıraat edebilmek (Fatiha okuyabilmek) için Hanefî mezhebinde bir delil ve açık bir fetva aradım. Mademki namazda Kur'ân okumak farzdır, hakîkî kıraati (herkesin okumasını) bırakıp hükmî kıraat (sadece imamın okuması) ile yetinmeyi mâkul bulmuyordum. Nitekim hadis-i şerifte,
71 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.