Modern insanın tarihini gıdadan uzakta anlatabilmek olanaksızdır. Mezopotamya’da başlayan tarım devriminden sonraki binlerce yıl içerisinde gıdaya erişmek,gıdanın eksikliği veya bolluğu devletler kurmuş,devletler yıkmıştır.
İşte Mutfak ve Kültür kitabı da tarihi yemeğin ekseninden anlatıyor. İnsanın beslenme tarihinin anlatıldığı bu kitap zaman zaman gereksiz detaylara giriyor gibi dursa da,birçok zaman son derece ilgi çekici bilgiler sunuyor.
Kitabın tek ve bana göre hangi milliyetten olursa olsun bir okurun eksikliğini hissedebileceği konu ise Türk mutfağı..
Dünyanın en eski,en geniş ve en lezzetli mutfaklarından biri olan Türk mutfağı ile ilgili neredeyse tek bir satır yok.
Afrika’nın adı sanı duyulmamış ülkelerinin (mesela Gana) mutfaklarından bolca ayrıntılı bilgiyi bulabilirken,Türk mutfağı ile ilgili hiçbir spesifik bilginin bulunmaması bu kitabın değerini gözümde ciddi anlamda düşürdü.
Filipinler mutfağına 3 sayfa ayırdığınız bir kitapta,Türk mutfağına satır aralarında birkaç dağınık cümleyle ve başka ülkelerin mutfaklarının anlatıldığı başlıklar altında verirseniz bu kitabı eksik bırakmış olursunuz.
Yazarın niyetini (kendisini hiç tanımadığımızdan) bilmemiz mümkün olamaz.
Ama böylesine büyük bir eksiklik de yadsınamaz.