Ben, bir değer biçerken, kişinin niyetine bakarım, imkânları olan ama nankör davranan insanları geçiyor, yoksul ama iyi kalpli insanları tercih ediyorum. Çünkü böyle biri en şiddetli yoklukta bile minnet duymayı sürdürecek ve her şeyi tükense dahi kalbi temiz kalacaktır.
Sayfa 130 - DOĞUBATIKitabı okudu
TOPAL ASKER
(...) Ey gözünün rengi bana yabancı güzel, Her yolcunun uğradığı ey hancı güzel! Sen yabancı kucaklarda yaşarken her gün Yapıyorduk bizde kanla, barutla düğün. Sen o sıcak odalarda cilveli, mahmur
Reklam
Her sanatçı, benliğinin ta içinde, olduğu ve söylediği şeyi yaşamı boyunca besleyen tek bir kaynak saklar. Kaynak kuruyunca, yapıtın katılaştığı, çatladığı görülür yavaş yavaş. Görünmez akıntının sulamaz olduğu, nankör sanat topraklarıdır bunlar. Otlar seyrekleşip kuruyunca, saman kökleriyle kaplanan sanatçı, susma ya da -bu da aynı kapıya çıkar- salonlarda boy gösterme çağına gelmiş demektir.
Soylu denen kimselere, altınlar elmaslar içinde yaşayanlara, aylaklara ya da süsten geçinenlere, şu boş keyifleri körükleyip beslemekten başka işleri olmayan bu insanlara bu kadar bol keseden varlık dağıtan bir toplum haksız ve nankör bir toplum değil de nedir?
Demek ki 600 yıl önce de insanlar şimdiki gibiymiş.
Çünkü genel olarak insanlarla ilgili şu söylenebilir; insanların nankör,değişken, İçten pazarlıklı,riyakar,korkak ve çıkarcıdırlar.iyilik yaptığın sürece yanından ayrılmazlar ,gerekmediğinde sana kanlarını, canlarını,mallarını ,mülklerini dahası evlatlarını bağışlarlar, oysa gerektiğinde hepsi arkasını döner.
"Şu dünyada dostu, arkadaşı olmayan, bir sıcak elin tadına, bir bakışın güzelliğine artık bundan sonra varamayan, varamayacak olan da insandır, Umutsuz olan, nankör olan insandır."
Sayfa 36 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.