Ayağa kalkıp elimi babamın omzuna koydum; son yıllarda, korktuğu, kendini zayıf ya da şaşkın hissettiği anlarda, dünyayı ilk kez görüyormuş gibi gözlerini iri iri açtığında, herhalde fırlatıldıkları bu yeni mekânı gözleyen, belki âdetlerimizi çözmeye ve kendi âdetlerinin neler olacağını keşfetmeye çalışan birkaç haftalık ya da birkaç günlük
Sayfa 254 - VI GölgeKitabı okudu
ÂLEMİN NİZÂMI İÇİN HİKMETLİ YÖNTEMLER Hasan Kâfi Akhisâri -Müellif:Yüce Allah,bir kavimde bulunan nimet ve âfiyeti,o kavim,kendilerindeki iyi halleri ve fiilleri,fenâ hallere ve fiillere döndürmedikçe,bozup değiştirmez.Yâni bir kavim,aralarında hak üzere,adâlet ve istikâmet ile muâmele etmeye,karşılıklı güzel ve iyi ilişkiler kurmak suretiyle
Reklam
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bu konuda şöyle buyurur: “Sizden biriniz kardeşinin âsasını ister oynama amaçlı, ister ciddiyetle asla almasın/zimmetine geçirmesin! Kardeşinin asasını alan, derhal âsasını geri ona versin.”(tirmizi) Bazı Müslümanlar, kardeşlerinde gördükleri saat, kalem, yüzük, tesbih ve benzeri güzel şeyleri önce istemekte, ardından da kesik attım! diyerek o eşyalara el koymaktadırlar. Bu, caiz olmamasının yanı sıra, ahlâkî bir tutum da değildir. Bu nedenle son derece uzak durmak gerekir.
Fakat her şeyden öte, ölümün mutlak yokluk olacağını kesin bir biçimde kim iddia edebilir? Bunun apaçık dayanaklarını bulmak mümkün olabilir mi? Hayatı, insâni bir varoluş biçimi olarak görenler, nasıl olur da ölümü böyle görmez? Ölümü, bu dünyayı terk ediş değil de yok oluş olarak algılamanın zorunlu bir temelinden söz edilebilir mi? Kuşkusuz ki,