Kendi elleriyle açtikları yaraları onlardan gizlemeye gayret ediyorum. Sözde beni avutmak için yanima yanaşmaları, şaka yapmaları yok mu; büsbütün kanıma dokunuyor, bağırasım, ağlayasım geliyor. Konuşursam gösteriş yapmak istediğimi sanıyorlar; Susarsam, gülünç buluyorlar beni; karşılık verirsem kaba kız oluyorum; akıllıca bir şey ortaya atsam sinsi; yorulsam, miskin, yemekte bir lokma fazla bir şey yedim mi de bencil sayılıyorum; aptal, budala, korkak, kurnaz ne kılıklara sokmuyorlar ki beni! Bütün gün kendimin ne çekilmez bir çocuk olduğunu dinlemekten bir hal oldum, ciddiye almaz gibi görünüyor, içime atiyorum üzüntümü. Yoksa nasıl üzgünüm bilmezsin. Tanrıdan beni değiştirmesini diliyorum, n'olur başka türlü bir insan olayım da bari herkesin öfkesini üstüme çekmeyeyim. Bu da olacak gibi değil. N'apayım ben de böyle yaradılmışım, biliyorum kötü insan da değilim, herkesi elimden geldigi kadar hoşnut etmeye çalışıyorum ama onlar anlamıyorlar. İşi alaya vuruyorum, çünkü onların beni ne kadar üzdüklerini göstermek istemiyorum.
Bəzən mənəvi dəyərlərə önəm verən az qala tək insan olduğunu görəndə onlara tüpürmək istəyirsən, ona görə yox ki, əqidən belədir, ya da bunu ləzzət almaq üçün edirsən, sadəcə, ona görə ki, iblisin hər yerdə özünü evindəki kimi hiss etdiyi cəhənnəmdə mələk olmaq adama ağır gəlir.
Reklam
İbni Tahir nehri aştı. Karşıya geçince de kaleden ayrılırken elbiselerini sakladığı yeri kolayca buldu. Hemen üzerini değiştirip vadiye doğru yöneldi. Kendisine eşlik eden birliktekiler gözden kayboluncaya dek arkasından baktılar. Sonra da komutanları Rey’e dönme talimatı verdi. Vadi girişinde bulunan kuledeki muhafız onu tanıyıp geçmesine müsaade
Şehri Unutan Adam
Lirayı tütüncüye vermiştim. Bana uzun bir zaman geçmiş gibi geldiği halde ne liramın üstü, ne de tütün paketi bana verilmişti. Dükkâncıdan tarafa bakmaya mecbur oldum. Lira burnumun ucunda sallanıyordu. - Bu sağdan sola yırtık beyim, geçmez. Yukarıdan aşağı olsa geçer ama böylesi geçmiyor. - Nasıl geçmez yahu, pekâlâ geçer, ben nasıl aldım? - Kanun var efendi. Para koruma kanunu. Kanunları bilmemenin insanları cezadan kurtaramaz olduğunu biliyorum. Kanuna karşı gelemezdim. Deminki yirmi beşliği aradım, bir türlü bulamadım, yürüdüm. Cebimden bir başka lira çıkarıp cıgara almak işime gelmiyordu. Kanunlardan kaçamak noktaları çıkarmak yalnız avukatların değil, her vatandaşın hakkıdır. Onun için başka tütüncüye aynı lirayla müracaatı zeki bir hareket buldum. Bu tütüncü lirayı aldıktan sonra paketi vermiş, paranın üstünü iade ederken benim acelemden ve telaşımdan şüphelenmiş olacak ki, verdiğim liraya bir daha bakmak zekâvetini gösterdi. Gülümseyerek: - Bir başka lira lütfederseniz iyi olur, dedi. - Niçin? - Bu geçmez de... İzah ettirmeden lirayı geri aldım. Bütün fikrimi ve muhayyilemi apaçık söyleyen aptal ve acayip gözlerim tütüncülerin yüzüne dökülmeden, kızararak tütüncü tütüncü dolaştım. Nihayet parayı geçiremeyeceğime kanaat getirmiştim.
... Sonunda beni bırakrığında bayağı gittiğimizi anladım. Ayaklarım yere değmiyordu. Korkuyla debellenirken başım bir an suyun içine girdi ama bir saniye geçmeden Mete beni kendine çevirip çıkardı. Dişlerim soğuktan birbirine çarpar ken batma korkusuyla kollarımı Mete'nin boynuna doladım. O da kendimi biraz daha rahat hissetmem için olsa gerek
Sayfa 320Kitabı okudu
Rahip sözün burasında durdu, tutuklu kız rahibin göğsünden hiriltı sesi çıkartan bir iç çekiş duydu. -Bir gün odamın penceresinden bakıyordum. Hangi kitabı okuyordum o zaman? Ah! Bütün bunlar kafamda bir girdap gibi dönüyor. Kitap okuyordum. Pencere bir meydana bakıyordu. Tef ve müzik sesi duydum. Düşüncelerden bu şekilde uzaklaştırıldığım için
Sayfa 309
Reklam
189 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.