Benim için, «yazmak», düşlenenden çok daha baş­ka bir şeydir: saptamaktır, bilginin yeniden gözden geçiril­mesidir. Ürün, ne ayrıntı yığını, ne de bilim tomarı; ama, imge gibi, şiir gibi, tüm olasılıkları içeren özlü bir anlatım olmalı, bilgi böylece dal budak salmalı. Bir insanın nasıl yemek yediğini, nasıl giyindiğini, ne yediğini, ya da ne gi­yindiğini bilmek bana yetiyor, usum bu özlü bilgiden kal­karak, bunların ötesindeki yüzlerce umulmadık şeyi orta­ya çıkarıyor. Bu özlü bilgiler olmadan diğerleri de anlaşı­lamaz. İnsanın yeni bir imgesini veren, gerçekçi yöntem dediğimiz, işte bu bilgi yöntemidir, tarihsel öğelerin sap­tanmasıdır. Benim gerçekçiliğim budur, herkesin ağzından düşürmediği beylik gerçekçilik değil.
Bu nasıl güzel bir anlatım..
Yeşil bir güneşle yüklü bir bulut Yaklaşan sabırsız zümrüt bir kalabalık Açılıp saçılacak sevdalar
Reklam
O gün pazardı ve beceri işliği kapalıydı. Neredeyse her şeye hafta sonlarına özgü bir terkedilmişlik havası sinmişti. Hastanenin güvenli ortamında bile pazar günlerine katlanmak çok zordu. Carla, "dışarıda" çalışırken, pazar günlerinin nasıl bir işkence kaynağı olduğunu anlatmıştı ona. Kendisi de, dünyanın pazar günlerini ne denli tehlikeli ve kötücül kıldığını biliyordu. Hafta içi günlerde, Gizleyici'yi bir perde gibi gövdesinin ve zihninin önüne çekebiliyordu; ama pazar günü kendini Dinlenme ve Özgürlük günü olarak nitelendiriyor ve insanı savunmasız bırakıyordu. Pazar günü, boş zaman, huzur, kutsallık ve sevgi vadediyordu. İnsanların kusursuzluk özlemenin bir başka anlatım biçimiydi bu olgu. Ne var ki, pazar günlerinde Gizleyici insanı tam olarak örtemiyordu ; pazar günlerinin öğleden sonraları, pazartesi günü yeniden yalanların yinelenmesi ve dış görünüşün kusursuz olması buyruğuyla birlikte gelmeden önce, öteki dünyaları saklamak için verilen çılgınca bir savaşımla geçiyordu.
Türkçe Bilenin İşi Rast Gider
“Yolda” başlıklı yazımda iki sözcük eksik çıkmış. 1950 kuşağı yazarlarının romanda, öyküde, denemede, anlatım yönünden, daha bir nitelikli olduklarını söylemiştim. “Anlatım yönünden” sözcükleri düştüğü için bir yanlış anlama olabilir. 1950 kuşağının, sözgelimi romanda daha önceki kuşağı aştığı sanılabilir. Oysa doğru değil bu. Bugün bir Kemal
Sağlık Psikolojisine Doğru
İnsan sağlığı ve hastalığı üzerine yeni bir anlayış doğuyor. Bu anlayış öylesine heyecan verici ve olağanüstü olasılıklara gebe ki, henüz sınanmamış ve onaylanmamış, yani bilimsel bilgi olarak benim senmemiş de olsa kamuoyunun önüne bu konu ile çıkma isteğime karşı koyamıyorum. Bu anlayışın tem el varsayımları: 1. Her birimizin biyolojik
Biz ruhu görmeyiz ama doğanın onu gördüğünü hissederiz ve onun tarafından nasıl özümledi­ğimizi anlayamadan, bizi hayran bırakmaktan eksik kalmayan ruhun bununla birlikte nerede olduğunu fark edemeyiz. Bu aynı zamanda dillerde de böyledir. Bu harflerdeki, kelimelerdeki ve söz dizimindeki gerçeğe ulaşan, kendini ifade ederken, asla kavram
Sayfa 44
Reklam
404 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.