Gözler söylemek isteyince, konuşma aracı olan ağızdan daha apaçık, daha dokunaklı bir anlatım gücü gösteriyor; içten geçenleri daha güzel anlatıyorlar...
"Arkadaşları tarafından bize miras bırakılan Sokrates'in konuşmaları takdirimizi kazanıyorsa bunun tek nedeni vardır: Çoğunluğun onayı. Bu takdirin altında bilgi yatmaz, zira bu diyaloglar bizim bugünkü anlayışlarımızın çoğuna aykırıdır. Eğer günümüzde Sokrates'inkilere benzer bir şeyler yazılsaydı, bunları değerli bulacak az insan çıkardı. Aslında biz, ustalıkla büyütülmemiş, şişirilmemiş hiçbir şeyi değer kabul etmeyiz. Bu türden bir değer ancak saflık, basitlik diye nitelenir; bizim kıt anlayışımız bunun bir değer olduğunu farkedemez bile...Bizler için basitlik, boş kafalılığın yakın akrabası olup ayıplanması gereken bir özellik değil midir? Sokrates'in ruhunda sıradan insanın doğallığı vardır: Bir çiftçi nasıl konuşursa o da öyle konuşur...Çıkarımlarını ve karşılaştırmalarını yaparken, en sıradan en bilindik insan etkinliklerini kullanır ki söylediklerini herkes anlayabilsin. Eğer bugün yaşasaydı ve böyle sıradan bir anlatım biçimi kullansaydı bizler, yani, bilgiyle şişirilmemiş her şeyi adi, alelade diye değerlendiren, gösterişli bir biçimde ortaya konmamış hiçbir güzelliğin asla farkına varamayan bizler onun ortaya attığı müthiş düşüncelerdeki asaleti, ihtişamı da asla göremezdik." Montaigne
Sayfa 196 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Mükemmel bir şiir...
Bir Zamanlar Bir zamanlar, oğlum, içten yürekten gelirdi gülmeler gözlerinin içi gülerdi insanların; gel gör ki herkes sırıtıyor şimdi. buz kesilmiş gözleri gözleri bir kuşkular denizi.
Sayfa 70 - Pozitif yayınlarıKitabı okudu
Doğrusu ben, yeni olsun diye uğraşıyor değilim. Bir şeyi nasıl yazacağım diye düşünürüm. Yaza boza, nasıl yazılması gerektiğini düşünüyor isem, ki bu fazla bir şey de demek değildir, o hale getirmeğe çalışırım. O hale getirdiğim zaman, ben yenilik olsun diye yapmış değilimdir bunu, ama birtakım alışılagelmiş anlatı ya da anlatım biçimleri bana yetmemiştir ya da onların dışına çıkmak istemişimdir. Olabilir. Ama yenilik olsun diye değil, yapmak istediğim bir şeyi yapmağa çalışıyorum. Yenilik olsun diye uğraşmıyorum. Şimdi, okurlar bunu (şimdi değil ya, vaktiyle öyle olmuştur) bir bulmaca diye görmüşlerse, alışageldikleri anlatı biçimlerinin ya da anlatı yollarının dışına çıktığı içindir belki. Alışılmış bir şey, alışıldığı kalıplar içerisinde anlaşılır, kolay görünüyor. Burada öyle değil belki ama, bana alışılmış olması hiç mi düşünülemez? Benim yazıma alışılmış olması?
Sayfa 25 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Nasıl bir anlatım.
Ağzın mağarasında Tek başına kıpırdayan Canlı dil hayvanında İsmini bulup çıkarmaya Adını koymaya saldıran Zehir uçları sancılar.
Sayfa 58 - Beyan YKitabı okudu
O kaynağa (Kuran ve Sünnet) , yalnızca manevî haz alma ve inceleme amacıyla değil, amel etmek ve hayata geçirmek; varolabilmek için nasıl olmamız gerektiğini öğrenmek amacıyla yaklaşmalıyız. Bu esnada Kur'an'da edebî/sanatsal güzelliğe, etkileyici anlatım tekniği ile zikredilen kıssalara, kıyamet sahnelerine, direkt olarak vicdanlara nüfuz eden bir mantığa ve manevî haz almak isteyen araştırmacıların aradığı diğer unsurlara da rastlayacağız. ANCAK BUNLARLA, ONLARI ASIL HEDEF EDİNMEKSİZİN KARŞILAŞACAĞIZ. Zira bizim asıl gayemiz, Kur'an'ın neler yapmamızı, nasıl bir dünya görüşüne sahip olmamızı, Allah hakkında ne tür bir düşünce içerisinde olmamızı, ahlakımızın, tavrımızın, toplum düzenimizin nasıl olmasını istediğini öğrenmektir.
Sayfa 23 - Beka Yayıncılık
515 öğeden 501 ile 510 arasındakiler gösteriliyor.