Ah Âlâ ..
Kitabı yeni bitirdim ve hâlâ etkisindeyim.. nasıl bir hayat,nasıl bir anlatım ,nasıl harika bir Psikiyatr 👏🏻👏🏻 yer yer şaşkınlıklar içerisinde daha çok üzgün ve de merakla okudum.. Anlatılmaz okunup yaşatıyor adeta sevgili Gülseren Buğdaycıoğlu 💐
Şans Ver- As I was moving Ahead Occasionally I Saw Brief Glimpses of Beauty (2000)
Bu alışılmışın dışında olan uzun metraja şans vermenizi isterim. Yönetmen Jonas Mekas, otuz yılı aşkın özel ev film çekimlerini kullanarak uzun metrajlı bir anlatım hazırlayarak hayatının kişisel ve samimi bir tasvirini sunuyor. İki buçuk saat boyunca başka bir insanın gerçek hayatının içinde olduğunuz ve başka bir insanın hayatını deneyimlediğiniz bu eser gerçekten şansı hak ediyor. Eğer uzun, diyalog bulunmayan ve size bir şeyler vaat etmeyen yapımları izleyemiyorsanız bu size göre değil. Fakat eğer farklı bir deneyim yaşamak istiyorsanız dikkatinizi dağıtacak her şeyi bir kenara bırakın ve 70 li yıllardan itibaren gerçek bir insanın, gerçek hayatının bir parçası olun. "Bana çok rezil davrandığın halde, seni asla yüzüstü bırakmayacağım dünya. Bu hiçbir yere gidememe, sıkışıp kalma duygusu, dante'nin ilk beyitindeymiş gibi hissetmek. Bir sonraki adıma, kademeye geçememe korkusu. Kendimi toplamadığım sürece, yüzeyde kaldıkça, ilerlemek zorunda kalacağım. Acı veren berbat kararlar vermek zorunda kalmayacağım. Nereye, nasıl gideceğime dair seçimlerim de." "Hayat Devam Ediyor... Kameram... Film çekmek için... Film yapmıyorum. Sadece kayda alıyorum. Film çekmenin coşkusu, etrafımdaki hayatı, gördüklerimi, tepkilerimi, parmaklarımın, gözlerimin tepkilerini filme almanın coşkusu, bu an, şimdi, her şeyin olduğu bu an. Ah, ne coşku!" "Nerede olduğumu bilmiyorum. Nerede olduğumu bilmiyorum! Ama biliyorum ki, ilerledikçe, ilerledikçe bazı güzellik anları, kısa güzellik ve mutluluk anları yaşadım dostlarım! Biliyorum, biliyorum, kısa, kısa güzellik anları yaşadım! Arkadaşlarım! Arkadaşlarım!"
Reklam
ÖNSÖZ, 1977
Elinizdeki bu kitap, sevgili hocam Suut Kemal Yetkin'in kılavuzluğunda, Mayıs 1974'te Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümünde ikinci doktora tezi olarak hazırlanmış bir araştırmanın, kimi değişikliklerle genel niteliğe büründürülmüş biçimidir. Aradan üç yıl geçti. Yine de çalışmamın yapısında önemli değişiklikler yapmadım. Üç yıl
Bu harika incelemenin üstüne daha fazla ne koyabilirim bilmiyorum ben de tamamen bu hislerle ve sorularla okudum kitabı. Söyleyin bakalım ne yapacağımızı?Ha? Kendi bakış açımdan biraz kitabın sorgulattığı konulara değinmek istiyorum. Kitabın ilk yarısını dehşet içerisinde okudum, Hatta okurken zorlandım diyebilirim şu incelemedeki kısım anlatıyor "Öncelikle, Alex'i algılayamadım, itiraf etmeliyim. Şiddete meylim olmadığından ya da beynim, erkek beynine (bu da bilimseldir. Lütfen cinsiyetçilik olarak algılanmasın) has özellikleri ihtiva etmediğinden olabilir bu durum.. " argolu bir anlatım hakimdi gerçi böyle bir kötü-kötülük daha başka okuyucuya nasıl aktarılabilirdi bilmiyorum. Yazar yine de akıcı bir dil kullanmış. Sonra aslında uyguladıkları yöntemle kişilerin iyiyi veya kötüyü seçmesini engelleyerek toplumun kabul ettiği değerler üzerine bedenen davranış değişikliğine gidiliyor yani kişinin özü kendisi haricinde hiçbir etki ile değişmiyor. devletlerin baskıcı politikaları insanları makineleştirmeleri (şimdilik taslak olarak kalsın vaktim olunca düzenleyeceğim alıntıyı)
Portakal Çiçeği

Portakal Çiçeği

@portakalcicegi88
·
6y
Bolca sürpriz kaçıran vardır! Kitaplar, özellikle kaliteli kitaplar, denize atılmış bir olta gibi gelir bana bazen. Misinasının ucunda birden farklı yem, hepsi farklı balıkları çekecek şekilde. Her kitap yapmaz/yapamaz bunu ama; bazıları tam da böyle hissettirir. İşte bu kitap da öyle bir kitap. Düşünce denizine atılmış bir olta, ucundaki çeşitli
Züleyha misali
Züleyha misali
Aşkı anlat dediler bana, Tebessüm ederek sordum Yaradana olan aşkı mı? yoksa yaradıana olana mı? Yaradılana diye cevap verdiler . Başladım anlatmaya Ferhatın şirin uğruna dağları deldiğini
Kur’ân-ı Kerîm’in tercüme edilemeyeceği yönündeki genel kabul, çeviri yandaşı olan âlimleri “tercüme” ifadesinden de uzak durmaya sevk etmiştir. Nitekim hâdisenin tarihsel sürecini incelediğimizde Cumhuriyete dek Kur’ân çevirilerine “tercüme” ifadesinin ıtlak edildiğini görüyoruz. Meal ifadesini ilk kez kullanan kişinin Elmalılı Hamdi Yazır olduğu
Reklam
399 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.