En sevdiğim yazarın kitabıyla geldim bugün.
Kumarbaz’ın ismi bile çekiyor insanı, Dostoyevski zaten başlı başına bir olay. Bana kalırsa adamın hayatı olmuş bir kitap, bu eserinde kesinlikle kendini anlattığını düşünüyorum. Dostoyevski kitabı 25 günde bitirmek zorunda kalmış, Anna Grigoriyevna diye bir stenografın yardımıyla kitabı yazmış ve bu kadınla evlenmiştir.
Kitap bir insanın kumar oynarken nasıl kendini kaybettiğini, hırsı, aşkı, kazanmayı ve kaybetmeyi anlatıyor. Ergenlik dönemlerinde bir aralar Facebook’ta poker oynardım, ne yalan söyleyeyim pekte severdim, chipleri kaybedince delirir kazanacağım diye göbeğim çatlardı, hırs yapardım; bazen saatlerce kaybettiklerimi kazanmak için bilgisayarın başından kalkmazdım. İşte benim canım yazarım’ın anlatmak istediği şey bu. İnsanın gözü dönüyor kumar oynarken, gerçeğini birebir oynamadım ama hırslı bir insan olarak kumar oynamaya başlasam başıma neler geleceğini az çok öngerebiliyorum.
Kahramanımız kumar oynamaktan vazgeçemiyor, kazandıkça daha çok oynamak istiyor. Kaybetmeye ise tahammülü yok. Aşkın ve kumarın ana tema alındığı bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Dosto’m insanın duygu ve düşüncelerini yazıya dökebilen en iyi kaleme sahip. Çoğu zaman kendimi kahramanın yerine geçip Rus Ruleti oynarken buldum. (zaten potansiyel var :P)
Yazarın en sevdiğim özelliklerinden bir diğeri ise sağ gösterip sol vurması. Suç ve cezada pek çok kez okurken dumur olmuştum. Bu kitapta da zaman zaman olmadık yerlerde yaptığı incemelerle aynı satırı defalarca okudum. Bana yaşattığın hisleri çok seviyorum Dostoyevski, iyi ki varsın.