"Eşitlik olmadan zeka nasıl mümkün olur ki?" Zeka, bilgiyle bilgi nesnesini karşılaştırmaya dayanan bir anlama kudreti değildir. Başkasının doğrulamasından geçebilecek şekilde, kendini anlaşılabilir kılma kudretidir.
Şehzade de cüceye doğru eğilmiş ve yüzüne bakarak konuşmaya başladı: "Sırtında yük taşımayan tek horoz olan padişah horozun sırtının yük taşımaktan ezilmiş olduğunu ve sırtında yara oluştuğunu gördüm! 'Aman, aman ne yapsak?' dedim."
Cüce hemen araya girerek "Peki ne yaptın oğlum ve ne olduğunu düşündün?" diye sordu.
Şehzade çaresizce başını sallayarak cevap verdi. "Ne yapmam gerektiğini biliyordum ama ne düşüneceğimi bilmiyordum. Arpa iyileştirir, o yüzden hemen hançerimle çuvalı açtım ve arpaları alıp yaralanan sırta serptim ve sordum 'Ey horozların padişahı, sen sırtında yük taşımayan tek horozdun ama sadece senin sırtın yara olmuş, bu nasıl mümkün olur?' Cevap horozdan değil, kucağımdaki küçük köpekten geldi: 'Bırak onu, o kendi kendine iyileşir. Emirleri veren dahi olsa o, sürüsündeki bütün horozların yaralarını taşımak zorunda olan hükümdar değil midir? Anla bunu o kendi kendine iyileşir, görüyor musun sırtındaki arpalar nasıl yeşermeye başladı bile? Yükten güzellikler doğacak, bak yüce dostum.' İşte küçük köpek bunları söyledi.
Ancak daha önce söylediğimiz gibi, nasıl yapacağını bilenin zamanı boldur. Yirmi dört saat içinde zihinsel çalışma yapmak ya da kültürel aktivitede bulunmak için birkaç saat zaman bulamamak mümkün değildir. İnsan zihni canlı ve verimli iken şayet bu anları çalışmaya ayırmak isterse günde birkaç saat bile yeterli olur. Bu verimli anlara not almak, kopya çıkarmak ve bu heba edilen zamanlar için bir çizelge oluşturmak eklenirse oldukça zihinsel bir gelişim için yer ayıramayacak hiçbir iş yoktur.