Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ölüm ile yaşam arasında
Tam biraz daha itinayla kazılmış bir hendeğin üzerinden atlarken göğsüme gelen delici bir sadme beni havada uçan kuş gibi avladı. Şiddeti can nefesinin çıkıp gidişine benzer bir haykırışla kendi etrafımda dönerek yere serildim. İşte şimdi nihayet yakalanmıştım. İsabeti idrak edişimle aynı zamanda, merminin hayatın içine nasıl daldığını da hissetmiştim. Ölümün elini daha Mory'ye yürürken yolda hissetmiş bulunuyordum; hem bu sefer daha sıkı, daha sağlam kavramıştı. Bütün ağırlığımla hendeğin tabanına çarptığımda, artım işimin dönüşü olmaz şekilde bittiğini zannettim. Ve gariptir ki, bu an sahiden mesut olduğumu söyleyebileceğim çok ender anlar arasındadır. O an içinde, sanki bir şimşek ışığı altında, en derinindeki şekliyle hayatımı kavradım. Sonumun tam da burada geleceğine ikna olmamışçasına bir hayret hissediyordum, fakat bu hayret gayet neşeli bir çeşittendi. Sonra ateşin gittikçe zayıfladığını işittim, sanki bir tas gibi çağıldayan bir suyun sathından aşağılara dalmaktaydım. Orada artık ne harp ne de düşmanlık vardı.
Sayfa 311 - JaguarKitabı okudu
Aristoteles
“Bir bulutla kış olmaz, bir çiçekle yaz gelmez.” Nasıl açan tek bir çiçek ya da yaşanan tek bir sıcak gün yazın geldiğini kanıtlayamazsa, size haz veren birkaç anın ardından da hakiki mutluluğu bulduğunuzu söyleyemezsiniz.
Reklam
Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Yâ Rabbi! Ben seni layıkıyla methedemem, sen kendini nasıl tavsif etmişsen öylesin."
Sayfa 338 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Yüce Allah (CC) İsa (as)a vahyetti ki: "Kalbinde benim muhabbetimden zerre miktarının yarısı kadar muhâbbet bulunan bir insanoğlu sözünü nasıl işitirebiir ki? İzzetim ve celalim hakkı için eğer onu testere ile kesseniz, o bunun farkında olmaz."
Unutulmaz bir gün oldu bu benim için, çünkü bende büyük değişimler yarattı. Zaten herkesin yaşamında böyle olmaz mı? Yaşamınızdaki sayılı günlerden bir tekini silin… yazgınızın yönü kim bilir nasıl değişik olurdu! Bunu okurken bir dakika durun, sizi çekip götüren zinciri düşünün; ister demirden olsun ister altından, ister çiçeklerden ister dikenlerden örülü olsun… o unutulmaz günlerin birinde ilk halkası yaratılmasaydı, bu zincir belki de size, yaşantınıza hiç dolanmayacaktı.
Özetle: tüm peygamberlerin “mutlak şeriat”ları birdir ve çelişmez. Bunlar; insanlara zarar vermemek, nefsini azdırmamak, yalan söylememek, çalmamak, adil olmak, şehvete düşmemek, açgözlü olmamak, kin kibir hırstan uzak durmak gibi temel insani yasalardır. Toplumlara ve ihtiyaçlara göre gelen yasalar (şeriatlar) ritüeller, ibadet şekilleri ve
Reklam
Insanların bazıları karanlıktır. Onlara da Nur yağar ama onların gözleri bu nurun oluşturduğu Umut ipini tutup da aydınlığa ulaşmalarına kapalıdır. Onlar karanlıktadır. İnsan sayısı kitap okusa da Allah'a ulaşması mümkün olmaz. Çünkü birçok insan başka insanlarla birlikte yaşadıkları halde birbirini gerçekten tanımaz. Birbirini her gün görüp de tanımayanlar için onu anlamak ve tanımak nasıl mümkün olacaktır? Birisinden nasip alabilmek için ona gönül gözü ile bakabilmek gerekir. Işte sizi de tanımaları için günün gündüzün açık olması gerekir.
Nasıl olsa biri gelip beni kaldırır düşüncesiyle yere düşülmemelidir. Ya kimse gelip seni kaldırmaz ya da gelir kaldırır ama senin yararına olmaz.
"Lakin bilmek öyle kolay iş değildir kızanım. Bilmek için bıkıp usanmadan çalışmak, susuz kalmış bir çiçek suyu nasıl emerse öyle iştahla öğrenmek gerekir. Diyelim ki öğrendin, yine yetmez. Niye bildiğini, niçin öğrendiğini de unutmaman gerekir. Bilgi, Hakk'ın bize sunduğu bu dünyayı, canlıları korumak içindir. Eğer bunların tersine iş görürse yıkıcı olur. insan bilginin efendisidir, bilgi insanın değil. Öğrenmenin zararı olmaz derler, ama dikkat etmek lazım, amaçsız bilgi maymuna çevirir insanı. Bir de bakmışsın farkına varmadan bilgiçlik taslamaya, sağa sola tafra yapmaya başlamışsın. Oysa tafra atmak cahillerin harcıdır. Önce bilgi yükünü taşımayı öğrenmeli insan. Kolay iş sanma. Çünkü taştan daha ağırdır bilgi. Bu yükü taşımak sabır ister, metanet ister. Taşımayı bilmeyenler daha ilk engebeden kaldırır atarlar sırtlarındaki yükü. Taşımayı bilenler ise en dik yokuşlara bile tırmanırlar. Çünkü onlar taşıdıkları yükün bu dünyada insanlara, ahirette Allah'a lazım olduğunu bilirler. Zirveye ulaştıklarında ise tek kazançları kâmil insan olmaktır."
Ne yapalım herkes para bakımından Oppenheimer kadar talihli olmaz; mesela ben olmadım. Sonraları benim de elime bazı imkânlar geçti; ama fırsatlardan yararlanma alışkanlığını bir türlü edinemediğim için, olduğum gibi kaldım. Dürüst oluşumu da gözümde büyütmedim; bu bir bünye meselesidir: Bazı bünyelere doğru yoldan ayrılmak dokunur. Zaten bilimle uğraşırsanız, bu konularla fazla uğraşacak vaktiniz kalmaz. Başka bilginleri kıskanacak kadar bile vakti yoktur insanın. Ve başkalarından ne kadar üstünüm demeye hiç vaktiniz kalmaz. Başkalarının yetersizliği- ni görüp de sırf bu yüzden kendinizi beğenecek vaktiniz de kalmaz. Bununla birlikte, birçok şey için vakit vardır. Bilimi sevimli göstermek için ne yapmalı? Bunun için de çok vaktiniz vardır. Öğrencinin kafasının içine nüfuz nasıl edilir için de vaktiniz vardır. Hele sizin gibi bilim adamı olmak isteyenlere yol göstermek için sonsuz vaktiniz vardır. Dün- yada neler olup bitiyor, insanlık nereye gidiyor demeye çok vaktiniz vardır. Peki bütün bunlar için neden vaktiniz vardır? Çünkü 'salifūzzikir, yani 'yukarda belirtilen' ve insanın boşuna vaktini almaktan başka işe yaramayan işlere hiç vaktiniz yoktur da ondan.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.