"Sizinki gibi vakalarda meselenin sanatla rabıtalanması, durumu güçleştiren bir faktör olarak bilinir." "Nasıl yani?" "Yani sıradan eşyaların hatırlattıklarından kurtulmak sa­nılandan kolaydır. Ama sanat eserleri öyle değil. Şarkılar mesela, işimizi epey zorlaştırır. Sanat eserleri, yani iyi olan­lar, genellikle bizden uzun yaşarlar. Unutmak istediğimiz bir mesele varsa ve onlarla bağlantılıysa, her karşılaştığımızda bize hatırlatırlar." Unutma Dersleri, Nermin Yıldırım
Vebanın başında, yitirdikleri varlığı gayet iyi hatırlıyorlar ve üzüntü duyuyorlardı. Ancak sevilen kişinin yüzünü, gülüşünü, sonradan mutlu olduklarını anladıkları herhangi bir günü net olarak hatırlasalar da, şimdi onun bu saatte, artık iyice uzaklarda neler yapıyor olabileceğini hayal etmekte zorlanıyorlardı. Sonuçta, o sırada hafızaları yerindeydi ama hayal güçleri yetersiz kalıyordu. Vebanın ikinci döneminde hafızalarını da yitirdiler. O yüzü unuttuklarından değil, onun tenini yitirmişlerdi, onu artık içlerinde hissetmiyorlardı, bu da unutmak anlamına geliyordu. Ve ilk haftalarda, aşklarıyla ilgili ellerinde gölgelerden başka bir şey kalmamasından yakınmaya eğilimliyken sonradan, anılarda kalmış en ince renkler bile kaybolunca bu gölgelerin daha da saydam olabileceğini fark ettiler. Tüm bu ayrılık döneminde bir zamanlar kendilerine ait olan bu yakınlığı artık hayal edemiyorlar, her an elinin altında olabilen bir varlığın hemen yanı başlarında bir zamanlar nasıl yaşamış olabileceğini de düşünemiyorlardı artık.
Sayfa 181
Reklam
''Neşet Sabit,kendi kendine 'Hayır,yeni cemiyet gibi yeni insanda da kaza ve kadere bırakılmış hiçbir taraf olamaz.Her şey,akıl ve irade işidir.Nasıl ki,iptidai insan zekâ ve bilgi sayesinde tabiat kuvvetlerini kendine râm kılmasını bilen insan demektir;öyleyce,yeni insan-yâni tam insanda- hem tabiata,hem o tabiatın bir cüzü olan kendi benliğini iradesi altına almasını bilecektir.Kader ve kaza,baht,tesadüf kelimeleri artık cin ve peri masallarındaki tâbirler gibi muayyen bir şey ifade etmeyen mecazî lügatlar sırasına girecektir.Çünkü,insan,kendi alınyazısını kendi eliyle yazacak ve kaza,kader insanının kendi arzusu,kendi iradesi olacaktır.''
Sayfa 191 - Can YayınlarıKitabı okudu
Sanma Şahım...
Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkâne / yâr olur Herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyâr olur Sâdıkâne / belki ol / bu âlemde / dildâr olur Yâr olur / ağyâr olur / dildâr olur / serdâr olur Yavuz Sultan Selim Bu şiirin özelliği; soldan sağa ve yukarıdan aşağı okunduğunda mısraların aynı olmasıdır. Yani dizelerin
Emilia yorulmuştu. Yoğun bir gündü, Bay Ash'e günün raporunu verdikten sonra biraz dinlenmeyi planlıyordu. Ofisin kapısını tıkladı. "Girin." kapıyı yavaşça aralıyarak girdi içeri. "Bay Ash, yeni kazançlar elde ettik. Ayrıca karşı kalenin ajanlarından birkaç kişiyi yakalamayı başardık." Ash bu duruma sevinmişti
yani ben artık kaybolsam bile adres soramam kimseye burası neresi nerdeyim diyemem benim dilimi söktün nasıldır bir kalple konuşmaya çalışmak, denedin mi. yani ben artık kül olsam bile yandım diyemem kimseye etim eridi diyemem saçlarımdan bahsedemem benim yüzümü söktün nasılım diyemem, nasıldır bir yüzsüzlükle yaşamak, denedin mi. bu yüzden bana
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.