Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Suçluların ellerini kollarını sallaya sallaya gezdikleri, “Nasılsınız efendim? Ya çocuklar nasıllar? “ diye selamlaşarak iyice yerlerini sağlama aldıkları şu dünyada, dünyanın masum çocukları öldürülüyordu.
Nasıl yaklaşılırdı bu kadına, ne denirdi? "Merhaba bayan... bayan? Hayır. Merhaba, çoktandır görünmüyorsunuz. Merhaba, görüşmeyeli nasılsınız? Merhaba efendim... efendim. Merhaba, ne güzel gün değil mi? Merhaba burda mıydınız siz? Çoktandır görmedim de. İyi günler, neredeydiniz çoktandır? Merhaba, beni tanıdınız mı? İyi günler, beni tanıdınız mı? Aa, siz miydiniz, ne iyi. Merhaba, yalnızsınız demek. İyi günler... Sonu bulunur mu bunların? Biri söylenecek.
Reklam
Tanışma Esnasında Hareket Tarzları
Tanışma ve tanıştırma esnasında saygı gereği ayağa kalkılır. Tanıştığımız kişiye tebessüm ederek bakarız ve hareketlerimizle tanışmaya istekli olduğumuz mesajını veririz. Yaşça ve makam olarak kim üstünse o kişi elini uzatır. Aksi halde el uzatılmaz. Büyük olan elini uzatıp "Tanıştığımıza memnun oldum, nasılsınız?" der. Uzatılan el nazikçe sıkılır; ne acıtacak kadar sert ne de çok hafif. Karşı tarafa cevap olarak "Teşekkür ederim efendim, iyiyim," demek yeterlidir.
21 Ekim 1938 günü sabahı Hasan Rıza Soyak Atatürk'e seslenir; "Atatürk!" "Efendim!" "Nasılsınız efendim!" "İyiyim!" der. O günü sakin geçirir akşama doğru sakin ve derin bir uykuya dalar. Bu rahat uyku sabaha kadar devam eder. Sabahleyin Hasan Rıza Soyak'a ilk sözü "Gel bakalım, ne dersin; biz gittik geldik! Bu doktorlar insana adeta can veriyorlar" der. Arkasından "Bana ne oldu?" diye sorar. Soyak: "Biraz fazlaca ve derince uyudunuz efendim" diye cevap verir. Ve "bu karyola niye değiştirilmiş" diye sorar İki kişilik ve çok geniş olan doktorların muayenesini zorlaştıran, ayrıca temizlik için şiltelerinin vakit vakit değiştirilmesi icap eder eski karyola yerine daha dar şilteleri hafif bir karyolaya nakledilmişti. Uyanır uyanmaz bunun farkına varmış bunun sebebini sorar. "Temizlik yapmak lazımdı, aynı zamanda bir değişiklik olur diye de düşündük" diye cevap verirler. Eşsiz zekâsı ile olup biteni tahmin eder. Karşısındakini sıkıntıya sokmamak için "Ne ise! Gerisini sormayacağım" diyerek konuşmayı kapatır. Arzusu üzerine bu dar karyola kaldırılır. Yalova kaplıcasındaki yatak odasından bütün takımıyla getirilen geniş karyola konulur. Fani hayata bunun üzerinde gözlerini kapamıştı. Bu koma günlerinde kız kardeşi Makbule Atadan baş ucunda Kuran okuyarak dua etmiştir.
Sayfa 228 - Güven KitabeviKitabı okudu
Sağ olun sahip falan diyelim mi
Kamusal yaşamda yönetici, üst/amirin "günaydın, nasılsınız, gibi iltifat içerikli sözlerine daima "sağ olun efendim " şeklinde cevap verilmelidir.
PDF
Merhaba, görüşmeyeli nasılsınız? Merhaba efendim...efendim. Merhaba, ne güzel gün değil mi? Merhaba burda mıydınız siz? Çoktandır görmedim de. İyi günler, neredeydiniz çoktandır? Merhaba, beni tanıdınız mı? İyi günler, beni tanıdınız mı? Aa, siz miydiniz, ne iyi. Merhaba, yalnızsınız demek. İyi günler... Sonu bulunur mu bunların? Biri söylenecek. Gidebilir, ya da bir başkası...”
Reklam
"Efendim bizimki bir günlük, beylik de olsa, perişanlık da olsa. Asıl siz nasılsınız burada, Manisalı olmak nasıl bir şey, yarar mı, yaramaz mı?" diye Tevhide'nin babasına sorarken ayak ayak üstüne de attı. Baba şaşalayarak, "İşte iyi, biz de buralıyız," deyip sustu. Cevabından emin değildi ama sorudan da emin değildi. Acaba bir şey desin diye mi sorulmuştu, laf ola beri gele diye mi? Çünkü genelde cümleler boşlukları doldurmak için kurulurdu, bir şey demek ya da anlatmak için değil. Boşluk, düşmanlık ya da tanışık olmamaktı, hiçbir diyeceği yokken ve durup dururken hiç değilse, "Bizim it sizin oraya balta getirdi mi?" diye sormak bile dostluk ve alışverişti
Reklam
"Yanlış çağda yaşamanın stresi içerisindeyim." Şimdi nasılsınız Ruhi Bey?Bomba ile turp karışımıyım deyip doğruluyorum.Başka bir arzunuz?At, avrat, silah.Efendim?Porsche Carrera, Kate Moss ve Browning HP demek istedim. Ağzımdan dökülen bu sözlerin anlamını bilmiyorum. Nihayet bunadım galiba.Üçüyle de öpüşebilir, hız yapabilir ve kan dökebilirsin diye sayıklıyor.
Hiç iyi değildik oysa
Yıllar sonra, "Siz nasılsınız efendim?" dedim. "İyiyiz," dediler. "Sen nasılsın Hatçe Hanım?" Hep soruştuk böyle. Hep iyi çıktık.
YKY 2. Baskı
"Nihayet ayın 21. günü sabahın erken saatlerinde Kılıç Ali ile beraber, yatağının başucunda oturuyorduk. O, yine -fakat bu sefer daha seyrek- aynı sözleri tekrar ediyordu. Kılıç Ali ile aramızda küçük ve sedef kakmalı bir sigara masası vardı; bir aralık ben buna dayandım, masa gıcırdadı; hayret!.. Atatürk birdenbire susmuştu. Demek ki kendisinde artık etrafındaki gürültüleri fark edecek kadar bir uyanıklık belirmişti. Derhal nöbetteki doktorlara haber gönderdik; nefes nefese geldiler, hadiseyi kendilerine anlattık; Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp bana: 'Senin sesine çok alışıktır. Hitap et bakalım' dedi. Başucuna biraz daha yaklaşıp seslendim: 'Atatürk!..' Tekrar etmekte olduğu sözleri kesti ve yanıt verdi: 'Efendim!..' Devam ettim: 'Nasılsınız efendim?' Hiç gecikmeden 'İyiyim' dedi. Artık belli olmuştu ki yavaş yavaş açılıyor, komadan sıyrılıyordu. Sevinç gözyaşları arasında odayı terk ettik. Doktorlar hastanın tam bir sükûnet içinde bırakılmasını lüzumlu görüyorlardı. Buna rağmen o gün kendisi ile daha bazı kısa konuşmalar yapılmıştı. Akşama doğru sakin ve derin bir uykuya dalmıştı. Bu rahat uyku sabaha kadar devam etti. Görülen iyileşme eğilimi nedeniyle, günde bir kez duyuru yapmaya karar verildi." Hasan Rıza Soyak
Sayfa 541Kitabı okudu
391 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.