·
Puan vermedi
Yoksa dünyanın her köşesinde işlenen cinayetlerin tek şahidi bir ben miyim? n’olur yardım et bana, gördüklerim çıldırtıyor gözlerimi, aklımı, umudumu. susturamıyorum geceler boyu göğüs kafesimde çırpınan yaralı keklikleri. n’olur yardım et bana yoksa hayat denilen bu mezardan çıkamayacağım. ucu bucu görünmeyen kupkuru dağlar ve toprak yollara
Azze'ye Mektuplar
Azze'ye MektuplarTamer Dursun · Düşülke Yayınları · 201411 okunma
Hükümete, Amerikalıya, Nato'ya, gözünün üstünde kaşın var demek yoktu. Dedin mi, bu memlekette gazeteci kim vurduya da getirilirdi, karakolda da dövülürdü, eline kelepçe de vurulurdu, koyun makasiyle saçları da kırkılırdı; hapisaneler dolup taşıyorsa, onlar için özel hapisane de yaptırılırdı. Çağdaş Yedi­ Sekiz Hasan Paşa'mız Gedik, kestirip atmıştı: "Kişisel hürriyet, genel emniyet ve huzurun sınırında biter!" Bu "özdeyiş" şöyle de söylenebilirdi: "Gazetecinin tutuklanması için, sayın Başvekil'in rüyasına girmesi yeter!" Türkiye'yi bu haliyle ne Anadolu'nun anası tanıyabilirdi, ne de Anıt Kabir'de yatan Ata'sı tanıyabilirdi artık. "Küçük Amerika", "Tekelonya Cumhuriyeti", "Zamistan", "Yokistan" gibi isimlerin hiç de allegorik yanı kalmamıştı. Bunlara bir de "Yasakistan"ı, "Copistan"ı eklemek gerekiyordu.
Sayfa 67 - YORDAM KİTAP
Reklam
1952'de Türkiye'nin NATO'ya kabul edilmesinden kısa bir süre sonra Ankara'da yemekli bir davete katıldım. Türkiye’de bu bir kutlama sebebiydi ve insanların çoğu tam üye olarak kabul edilmelerinden ötürü gururlu ve çok mutluydu. Davet sırasında, misafirlerden biri, bir Türk general, hatırlamaya değer bir yorum yaptı. Birisi ona Türkiye'nin NATO’ya katılması hakkında ne düşündüğünü sormuş ve Türk general de "Amerikalılarla müttefik olmanın esas sorunu, hiçbir zaman ne vakit arkalarına dönüp kendilerini sırtlarından bıçaklayacaklarını bilememeniz." diye yanıtlamış.
Hep miş gibi
"Bir milyondan fazla yüksekokul öğrencimiz var, eğittiğimiz yalan; yüzbinlerce camimiz var, Müslüman olduğumuz yalan; milyarlarca liralık matbaalarımız var, gazeteciliğimiz yalan; hükümetimiz var, iktidar olduğu yalan; Türkçe konuşuruz, birbirimizi anladığımız yalan; metrelik cetvelimiz var, yüz santim olduğu yalan; kilogram kullanırız, bin gramı doğru tartabildiğimiz yalan; dünyanın en eski uluslarındanız, tarihimiz yalan; NATO'nun en büyüğü ordumuz var, ülkemizi savunabileceğimiz yalan; Cumhuriyetiz, demokrat olduğumuz yalan; konukseverliğimiz ünlüdür, birbirimizi sevdiğimiz yalan... daha sayayım mı?"
Sayfa 59 - PDFKitabı okuyor
Hükümet sözcüleri, dünyanın iki bloğa bölünmüş olduğu ve bu ikisinin arasında bazısı "dürüst" olan tarafsızların yer aldığı görüșünü dile getiriyordu. Bu görüșe göre, Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle tarafsız kalamazdı ve Batı'nın yanında yer almalıydı. Bu karar doğrultusunda Türkiye,bağımsızlığını korumak ve pekiștirmek amacıyla NATO ve CENTO gibi bir dizi ittifaka katıldı.
Sayfa 108 - timașKitabı okuyor
ABD yönetimi, Sovyet Kızılordusu'nun Avrupa'yı işgal edeceği varsayımıyla, NATO üyesi bütün ülkelerde ve bu pakta üye olmayan Avrupa ülkelerinde, gizli Kontrgerilla örgütleri kurdu. Bu örgütlenmenin iki ayağı vardı. Yerüstünde özel komando birlikleri, yeraltında "vatanseverlerden oluşan ve kural olarak hiçbir yasaya bağlı olmayan, köylere kadar inen gizli örgütlenme. 1952'de Gladio örgütlenmesi tamamlanmıştı.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.