Bu çağda gerçekliği bir kenara koyup onu imgeler üzerinden tecrübe eder hale geldik. O nedenle bir güzel anı, manzarayı tecrübe etmek, ona bakmak, nazar etmek ve yaşamak yerine fotoğrafını çekip hemen paylaşmayı tercih ediyoruz. Çünkü yaşadığımız çağın iletişim biçimleri,teknikleri bizi buna mecbur ediyor, sanki o fotoğrafı çekip, kaydedip paylaşmazsak o anı kaçıracakmışız gibi... Hâlbuki çektiğin zaman kaçırıyor, kendin için yaşamayı bir kenara bırakıp başkaları için yaşamaya başlıyorsun. Oysa yaşamadan paylaştığın şeyin ne kıymeti olabilir ki? Kendin için değil başkaları için yaşıyorsun demektir bu. Her şey görsel bir paylaşım unsuruna
Her güzel, daha güzeline nazar edildiği zaman çirkin, her mutluluk daha büyüğüyle kıyaslandığı zaman mutsuzluk olur.
Sayfa 24
Reklam
Şair Nabi'nin Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem aşkı
Sakın terk-i edebden, kûy-i mahbüb-i Hudâdır bu, Nazargâh-ı ilâhîdir, makâm-ı Mustafâdır bu! Mura'âti edeb şartiyle gir Nâbî bu dergâha, Metâf-i kudsiyândır, bûsegâh-i Enbiyâdır bu! Edepsizlik yapmaktan çok sakın, burası Huda'nın/ Allah'ın sevgilisinin şehridir. Burası, Allah'ın rahmetle nazar ettiği, Muhammed Mustafa'nın makamıdır. Nâbî, bu dergâha, hürmet ile edebini takınarak gir. Meleklerin tavaf ettiği, peygamberlerin eşiğini öptüğü yerdir burası.
Sayfa 58
Yarasa, nazar isâbetinden korktuğu için gündüz zâhir ol- maz, kendine göre kendisini hayvanların en güzeli kabul ettiği için ancak geceleri çıkar.
Medeniyet ise, kadınları yuvalarından çıkarıp, perdelerini yırtıp, beşeri de baştan çıkarmıştır. Halbuki aile hayatı, kadın-erkek mabeyninde mütekabil hürmet ve muhabbetle devam eder. Halbuki açık-saçıklık, samimî hürmet ve muhabbeti izale edip ailevî hayatı zehirlemiştir. Hususan suretperestlik, ahlâkı fena halde sarstığı ve sukut-u ruha sebebiyet verdiği şununla anlaşılır: Nasılki merhume ve rahmete muhtaç bir güzel kadın cenazesine nazar-ı şehvet ve hevesle bakmak, ne kadar ahlâkı tahrib eder. Öyle de: Ölmüş kadınların suretlerine veyahut sağ kadınların küçük cenazeleri hükmünde olan suretlerine hevesperverane bakmak, derinden derine hissiyat-ı ulviye-i insaniyeyi sarsar, tahrib eder.
Sayfa 138 - İman ve Küfür MüvazeneleriKitabı okuyor
Vazifelerimiz nedir?
İnsanın vazife-i asliyesi, nihayetsiz makasıda müteveccih vezaifini görüp, acz ve fakr ve kusurunu ubudiyet suretinde ilan etmek..." dört ana vazifesini ehemmiyetle nazara vermiş bulunuyor. - Bunlardan birincisi, “acz ve fakr ve kusurunu ubûdiyet sûretinde ilan etmek”tir. - İnsanın ikinci temel vazifesi, “küllî nazarıyla mevcudâtın tesbihâtını müşahede ederek şehadet etmek”tir. - İnsanın üçüncü vazifesi, "nimetler içinde imdâdât-ı Rahmâniyyeyi görüp şükretmek”tir. - İnsanın dördüncü vazifesi ise, “masnuatta kudret-i Rabbâniyenin mu'cizâtını temaşa ederek nazar-ı ibretle tefekkür etmektir.” Sözler 17. Söz - ikinci makam
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.