Kahve felek ona eder oyunu.
Çarşambayı sel alır,
bir yâr sever
el alır,
kanadı kırılır
çöllerde kalır,
ölmeden mezara koyarlar onu.
O, " Yunus'u biçâredir,
baştan ayağa yâredir,"
Ve türkü söylerken, her nedense
Her zaman yaptığı gibi,
Sesini incelterek marş okuyor
Genç Türk köylüsü:
" Ankara'nın taşına bak,
Gözlerimin yaşına bak... "
Topraktan öğrenip
kitapsız bilendir,
Hoca Nasreddin gibi ağlayan Bayburtlu Zihni gibi gülendir.
Ferhad'dır,
Kerem'dir,
ve Keloğlandır.
Yol görünür onun garip serine, analar, babalar umudu keser. Kahbe felek ona eder oyunu. Çarşambayı sel alır,
bir yår sever
el alır,
kanadı kırılır
Yine birdenbire Yunus Emre geldi aklıma.
Başka türlü anlıyorum ben Yunus'u:
Bence onda bütün bir devir dile gelmiş Türk köylüsü:
öte dünyaya dair değil,
bu dünyaya dair kaygılarıyla...