Vartan İhmalyan’ın adına ilk kez yıllar önce internette kaynak tararken rastlamıştım. Hayatın onu bir oraya bir buraya savuruşunu görmüş; yaşamının ana hatlarını şaşkınlık ve kahkahayla arkadaşlarımla paylaşmıştım. Yıllar sonra İstanbul’da Yunan Konsolosluğu’nda kardeşi Jak İhmalyan’ın (1922-1978) resim sergisine gitmiştim. Sürgündeki kardeşlerin
neruda’nın bile “onun yazdıklarının yanında bizimkilere şiir denmez,”diye tarif ettiği büyük şair nâzım’a dair yapılan ilk kurmaca filmdir mavi gözlü dev.
Altmışlı yılların sonunda Nâzım Hikmet’in şiirleri için soruşturma açılmıştı. Bu soruşturma hakkında Akşam Gazetesi için yazılar derliyordum. Dönemin neredeyse bütün yazar ve şairleriyle bu soruşturma için fikirlerini paylaştıkları söyleşiler yaptım. Edip Cansever, Metin Eloğlu, Turgut Uyar, Kemal Tahir, Aziz Nesin, Ahmed Arif gibi.
Yazı serisi haftalarca sürdü. Bu seriyi kitap yapmayı planlıyordum ama 12 Mart 1971’de sıkı yönetim döneminde polis ihbar üzerine arşive el koydu. Yılmaz Güney, Ruhi Su gibi birçok kişiyle birlikte ben de bir süreliğine tutuklandım.
Edip Cansever, bu söyleşi için “ben sana telmihte bulunacağım” diyerek söze başladı. Şaka yollu ve samimi bir şekilde düşüncelerini paylaştı. Nâzım’a dair eleştirilere katılmayanlardandı o da. TÜRK şiirini övdü, her renkten şiirin ve şairin Türk şiirinde yeri olduğundan söz etti bol bol. Ben şairi değil, şiirini severim diyenlerdendi. Siyasi görüşlerine ve kişiliklerine göre ayırt etmiyordu kimseyi.
Hayati Asılyazıcı
Şiirli Anılar
Ünlü İtalyan tiyatro yönetmeni
Giorgio Strehler, “XX. Yüzyıl’ın
Dante’si Nazım’dır,” demişti.
Boşuna değil.
Biz ona ne yapıyoruz? On üç yıl hapiste tutuyoruz.
Vatandaşlıktan atıyoruz. Adamı yıllar boyu
“memleketim, memleketim...” diye vatan hasretiyle
inim inim inletiyoruz.
Mezarı bile gurbet ellerde kalıyor. Çağımızın
en büyük