Nazlı Çoruhlu

Nazlı Çoruhlu
@nazlicoruhlu
214 syf.
·
Not rated
Nuhun Gemisi
Nuhun GemisiYaşar Kemal
9/10 · 1,409 reads
Reklam
152 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Özel hayatındaki zorluklarla boğuşan Aile Hukuku Yargıcı Fiona'nın hayatı, 17 yaşındaki lösemi hastası Adam'ın davasını almasıyla tamamen değişir. Çevresi tarafından oldukça özel bir çocuk diye tanımlanan Adam, dini inançları gereğince kan naklini -dolayısıyla tedavisini- reddetmektedir fakat reşit olmadığı gerekçesiyle tedavisinin kararı Fiona'ya kalır. Kitapta Fiona'nın Adam'ın gerçek refahını düşünerek bir karar vermesi gerekmektedir. Bu konu üzerinden özgür irade, yaş ve inançların kesişmesi hususunda çıkan ikilemlerin hem hukuken hem de insani bir boyutta incelenmesi etkileyiciydi. Açıkçası kitap boyunca "Ben olsam ne yapardım?" sorusuna bir cevap veremedim ve bunun, yazarın ikilemin her ucunu oldukça güzel ele almasından kaynaklandığını düşünüyorum. Bu yönüyle de beni tatmin eden bir kitap oldu. Dili akıcı, kısa bir kitap. Okuması zevkliydi.
Çocuk Yasası
Çocuk YasasıIan McEwan · Yapı Kredi Yayınları · 20232,712 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
Duygu ve düşüncelerimizle, kendimizi, hayatın akışına bırakarak "bulabiliriz" ancak. Bu, kendini kaderin rüzgarına ya da kısmetin eline bırakmak değildir. Asla. Yola çıkmadan önce ihtiyar denizcilerle konuşmalı, rüzgarlara kulak vererek onları tanımalı, sabırla tekneyi hazırlamalıyız. Sonra da engin deniz. Ama o zaman bile başka düşlere, değişikliklere ve koşullara açık tutabilmeliyiz rotamızı. Oysa, kendimizi ömür boyu sabit hedeflerle sınırlayarak sadece limandaki teknelere binmeyi ve bilinen iki iskele arasında yolculuk yapmayı yeğliyoruz. Ve bu yolculuğu ilginç kılmak için kendi kendimizi küçük maceralarla avutuyoruz.
Sayfa 193Kitabı okudu
"Çok boyutlu, çok duyumlu deneyimlerimizi tek bir sözcüğe indirgediğimiz anda, bizi çevreleyen sonsuz zenginliği bozmuş, insanoğlunun hayal gücünü iğdiş etmiş ve totaliter bir düzeni zorla kabul ettirmiş oluyoruz. Dünyayı sözcüklerle tutsak ettik. Bu süreçte biz de, kendi sözcüklerimizin tutsağı olduk."
Reklam
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin ÇağrısıJack London
8.1/10 · 32.5k reads
104 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 1 hours
Antik Yunan edebiyatının ilk düzyazı örneklerinden biri olarak kabul edilen "Daphnis ile Khloe'nin Aşkı", aynı zamanda pastoral edebiyatın da ilk örneğidir. Midilli Adası'nda geçen bu hikaye bereketli Ege toprakları tasvirleriyle, mitolojik ögeleriyle ve masum bir aşk hikayesiyle bir oturuşta okunabilecek keyifli bir kitap.
Daphnis ile Khloe'nin Aşkı
Daphnis ile Khloe'nin AşkıLongos · Can Yayınları · 2021990 okunma
392 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 8 days
Eğitim alamayan her çocuğun sesi olmaya daha küçücük yaşlarda başlayan Malala Yusufzay'ın etkileyici otobiyografisi. Pakistan'ın Svat Vadisi'nde, yani kendi cennetinde yaşayan Malala için hayatındaki en önemli şey babasının da kendi hayatını adadığı eğitimi. Kitabın ilk bölümünde Malala'nın ailesinin, özellikle de babasının yaşadığı zorlukları öğreniyoruz. Malala'nın babası, kendini yaşadıkları yerde okul açmaya ve her çocuğun, özellikle de kız çocuklarının hakları olan eğitimi almalarına adamış. Bu amaç uğruna her ne kadar sıkıntılar çekse de mücadelesinden asla vazgeçmemiş ve git gide sesini daha çok çıkaran bir aktivist olmuş. Malala'nın da Taliban tarafından hedef alınmasına kadar giden mücadelesinde ve ideolojisinde babasının etkisi çok büyük olmuş. Malala için cennetken bir askeri kampa dönen vadisine, ülkesinde yaşanan karışıklıklara ve hiçbir siyasi liderin yardım çağrılarına kulak asmamasına rağmen küçük bir kız çocuğunun babasının izinde eğitim için her şeyi yapmayı göze alışını ileriki bölümlerde okuyoruz. Malala'nın azmi, mücadelesi ve hikayesi beni çok etkiledi. Umarım bir gün her çocuğun dünyanın neresinde olursa olsun; ırkı, dini , cinsiyeti, ekonomik durumu nasıl olursa olsun eğitime ulaşabildiği bir dünyada yaşayabiliriz. Malala'nın da dediği gibi: "Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap ve bir kalem dünyayı değiştirebilir."
Ben, Malala
Ben, MalalaMalala Yusufzay · Epsilon Yayınları · 20143,018 okunma
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Amin Maalouf'un usta kaleminden ağırlıklı olarak Arap-Müslüman dünyasında yaşananların sonucu olarak insanlığın birlik duygusunun nasıl gün geçtikçe yok olduğu ve bu yok oluşun uygarlıkların batışına zemin hazırladığının bir uyarısı. Tarihe meraklı insanlar için çok kıymetli bir kitap fakat her ne kadar Amin Maalouf olabildiğince detaylı ve anlaşılır bir biçimde olayları ve sonuçları izah etmeye çalışsa da kitabı okumadan önce 20. yüzyılın en azından ikinci yarısı hakkında belli bir tarih bilgisine sahip olunması gerektiği düşüncesindeyim. Zira bu karışık zaman dilimindeki olayları Maalouf her ne kadar biri birinin sonucu veya nedeni olmasa da kaçınılmaz bir şekilde birbirlerini etkilediği yönünde ele alıyor ki verdiği örneklerle bu bakış açısında aslında ne kadar haklı olduğunu gördüm kendimce. Komünist ve anti-komünist cephelerinin savaşının, insanların tek bir çatı altında birleşmelerini sağlayacak birlik duygusunun kayboluşunun, kutuplaşmaların ve azınlık grupların gördüğü muamelelerin Arap-Müslüman tarihi ve dolayısıyla tüm dünyadaki etkisi ve toplumları, insanlığı götürdüğü nokta hem hayret verici, hem de beklenen bir durum. Maalouf "Bu noktaya nasıl geldik?" sorusunun cevabını bütün kitap boyunca bariz noktalara dayandırıyor, bu da kitabı okurken bir yandan hayret duymamı, bir yandan da sanki bunları uzun zamandır biliyormuşum gibi hissetmemi sağladı. Tarihe meraklılar için okuması zevkli fakat verdiği mesajlar ve geçmişimize bağlı geleceğimizi önümüze sermesiyle her kesimden görüşlerine katılın veya katılmayın okunması gereken bir kitap.
Uygarlıkların Batışı
Uygarlıkların BatışıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20191,772 okunma
"Günümüz insanlığının ayırt edici özelliği, çok geniş kümeler içinde bir araya gelme eğiliminin aksine, çoğunlukla şiddet ve hırçınlık içinde parçalanmaya, hizipleşmeye yöneliştir."
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
"Zamanın yürüyüşü bizi hep yeterince keşfedilmemiş, yeterince işaret şamandırası konmamış ve ancak dış görünüş olarak önceki kuşakların içinden geçtiklerini andıran yeni bölgelere sürükler. Yüzü geçmişe en dönük tavırlar bile, ancak bugün bağlamında yorumlanabilirler; geçmişle bağları bir yanılsamadır. Altın çağlar hep sonradan çıkmış, belli siyasal veya ideolojik projelerin değirmenlerine su taşıyan aldatmacalardır. İnsanlık tarihinin tüm önemli anları için de, ister cennet ister cehennem olarak algılansınlar, aynı şey geçerlidir."
Sayfa 128Kitabı okudu
79 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.