İnsana gerçek acı veren ağır anıları vardır, yavrum. Her insanın vardır böyle anıları. Ama unutulurlar. Bir gün bir şey olur, birden gelirler insanın aklına. Tümü gelmese bile, küçük bir parçası gelir, sonra insan kurtaramaz yakasını.
Yetim olduklarını sezinleyen insanlar birbirine daha bir sıkı, sevgiyle sarılabilirlerdi. Birbirleri için her şey olduklarını anlayıp el ele verebilirlerdi ! Yüce ölümsüzlük ülküsü yitip giderdi, yerini başka şeyler alabilirdi. O an, ölümsüzlüğe beslenen o eski aşırı sevgi herkeste doğaya, barışa, insanlara, her çeşit bitkiye yönelebilirdi.
İyi bir şey yapmak istediğinde Tanrı için yap. Kıskançlık olmasın içinde. Başladığın işe dört elle sarıl,canını dişine takıp çalış. Yüreksiz olma ! Birden ileri atılarak da geri çekilerek de çalışma. Sana gerekli olan budur işte. Başka bir şeye ihtiyacın yok.
Kendisiyle alay edileceğini aklına bile getirmeden her şeye, herkese inanan yaratılışta insanlar vardır. Dar kafalılardır böyleleri. Karşılarına ilk çıkana yüreklerinde ki tüm değerli şeyleri vermeye hazırdırlar.
Arkamda da yalnızca o kalacak… Kalan çok olsun isterdim, ama kimse yoktu yanımda, hiç kimse yoktu…
Ama şimdi hiçbir şey istemiyorum! İstemek de istemiyorum! Böyle bir söz verdim kendime, artık hiçbir şey istemeyeceğim.
Her şey anlatılabilir çocuklara,her şey… büyüklerin çocukları hiç tanımamaları her zaman şaşırtmıştır beni. Anne babalar kendi çocuklarını bile doğru dürüst tanımıyor. Küçük oldukları, bazı şeyleri öğrenmelerinin zamanı henüz gelmediği gerekçesiyle çocuklardan hiçbir şeyin gizlenmemeli gerekir. Ne üzücü ne talihsiz bir düşünce bu! Çocuklar her şeyi anlamalarına karşın, babalarının onları çok küçük, hiçbir şeyi anlamaz saydıklarını ne kadar iyi fark eder! Bir küçüğün çok zor bir durumda bile son derece önemli çözüm yolu üretebileceğini büyükler bilemez.
Çocuklar insanın ruhunu hafifletir.