Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
13 Ocak 1906 (31 Kânunuevvel 1321) Cumartesi ... Metternich ne kadar ısrar etmişse de bizden Viyana Kongresi’ne murahhas gönderilmemiş.
Mobbing Bank Diyor ki;
Kur'an Neden Türkçe'ye Çevrildi? Beyin devrelerini yakmaya devam ediyoruz. Din öğrenilsin diye mi? Yoksa bu din ne diyor anlaşılsın diye mi? Türkçe Kur'an!
Reklam
Her gönüle bir davranmak
Her ne olursa olsun siz insanların gönüllerini hoş tutun. Zira gayemiz kul rızası değil Allah rızasıdır. Hem gönül Çalabın tahtı diyor Yunus Emre. Hoş tuttuğumuz gönül onun bunun gönlü değil bizzat Rabb'imizdir o halde...
“anlayan biri baksın doğu ufkuna lütfen fecr-i kâzip gitti mi cebrail sabaha ne kadar var.”
Ne kadar yakın olursan ol, bazı şeyler hep uzağındadır.
256 syf.
8/10 puan verdi
"HADİ İTİRAF EDELİM. HEPİMİZ EN AZ BİR KEZ HAKSIZKEN BİLE SUÇLAYACAK BASKA ŞEYLER BULMUŞUZDUR" Yukardaki cümlemin doğruluk payı bence çok yüksek bir yüzde. İnsanız en nihayetinde değil mi, genelde suçlamayı severiz. Suçladığımız şey içimizde yer alsa bile onu benimsemez kendimizden ayrı tutar yine kendimizi temize çıkartırız. Kitap da aslında bizlere bunu anlatmakta. Ömer ve Macide'nin aşkı (her ne kadar Ömer sadece severek her şeyi halledebilecegini, Macide'nin ise Ömer'i sevdiğini sandığı bir aşktan bahsediyor olsak da) üzerinden Bizlere tam da bu mesaj verilmekte. Oluşan bir durum karşısında yaptığımız yanlışları kendi üstümüze almak yerine bir başkasını suçlarız. Kitapta da buna içimizdeki şeytan deniyor zaten. İçimizdeki şeytanı nasıl yönlendireceğimiz bize kalmışken aslında onu her şeyi üstüne alması gereken bir sıfata koyduğumuz çok güzel bir şekilde anlatılmakta. Kitabı okuduktan sonra da aslında gerçekten bu durumu gerçek hayatlarımızda ne kadar yaptığımızı ve kendi yanlis davranışlarımızın sorumluluğundan ne kadar çok kaçtığımızı gözler önüne sermekte. Okuyacaklara keyifli okumalar...
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,2bin okunma
Reklam
Düşünmek, ne kadar zor bir olgu bakıldığı zaman.. Ama düşündüğünü oynamak daha zor bir olgu.. Ve milyarlarca insan bu olguyu yaşıyor.. İronik..
Artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği, elimi sıkarken sapladığı bıçak. Nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman. Geçtim putların ormanından baltalayarak nede kolay yıkılıyorlardı. Yeniden vurdum mihenge inandığım şeyleri, çoğu katkısız çıktı çok şükür. Ne böylesine pırıl pırıl olmuşluğum vardı, ne böylesine hür. …. Artık ne kibri nazırın, ne katibin şakşağı. Tas tas ışık döküyorum başımdan aşağı, güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan. Ve belki, ne yazık, hatta en güzel yalan beni kandıramıyor artık. Artık söz sarhoş edemiyor beni, ne başkasının ki, nede kendiminki…
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Son Otobüs
Belki de ilk kez biri ne hissettiğimi soruyordu. Gerçekte merak etmediklerine emindim. Hiç düşünmeden; "Bir değil birkaç hayatı bir arada yaşamış gibi" dedim.
Sayfa 123
.... Yine bugünlerde Elcezire konferansı için gürültüler olup duruyor. Nihayet karar verdiler. Bakalım netice ne. Amerika donanması da oraya gelmiş.
Reklam
Atatürk Ne Demiş? !
3 Mayıs 1944 Nümayişlerinde emniyete alınmıştık. Hamd olsun o zamandan beri emniyet altındayız ya! O zaman, vaktiyle Atatürk'ün yanında hizmet etmiş sivil polislerden biri anlatmıştı: "Bir gün Atatürk yine o meşhur âlemlerinden birini yaşıyor, yaşatıyordu. Salona büyük bir masa kurulmuştu. Ata hem içiyor, hem konuşuyordu. Bir aralık durdu, etrafındakilere: "Söyleyin bakalım, bu millet ben öldükten sonra hakkımda ne diyecek?" Hâzırun sıra ile sorguya çekildi. Kimi münci, kimi dâhi, kimi bu milleti ve bu vatanı yoktan var eden insan demişler. Hatta Allah'a, peygambere kadar yol alan olmuş. Atatürk gülmüş, "hayır, demiş, hayır... Hiçbiriniz bilemediniz. Bakın ne diyecek bu millet benim hakkımda... Bu Adamın etrafını böyle PUŞT PEZEVENK takımı sarmasaydı memlekete daha çok hizmetler yapacaktı." Atatürk'ün bu sözü üzerine etraftan öylesine bir alkış kopmuş ki Ata'nın elindeki kadeh düşmüş!.
Gülünç Hakikatler, Osman Yüksel Serdengeçti SAYFA 20Kitabı okudu
(الساكت عن الحق شيطان اخرس ) "Haksızlık karşısında sükût eden 'Hakkı söylemeyen' dilsız şeytandır." Bu ne büyük sözdü, demokrasinin rûhu idi. Hak ancak böyle korunurdu. Bu, kuvvetli bir imân eseri idi. Inanan adam önce hakkı korumakla mükelleftir. Hoca efendilerimiz de halka bunu öğretmekle mükelleftir. Nasıl olur da kendileri tatbik etmezdi? Bu sukût neden olabilirdi? İkinci seçimi garantiye almak için mi idi? Hadiseleri görmeyen ve muhitini bu kadar tanımayan kimse nasıl ikinci seçimden ümit edebilirdi? İşte bu imân zaafı, bir milletin rûhunu tereddîye sürüklemek için kâfi idi. Montesquieu'nun "Her millet lâyık olduğu idâreye mazhar olur" sözünü söyleyişinden bin sene evvel, en büyük hikmet ve hakikatleri bütün cihâna ilân eden son Peygamber Hazret-i Muhammed (s.a.v) (كما تكونوا يولى عليك) yani; "Siz nasılsanız ona göre idâre olunursunuz" düstûrunu vaz'etmişti Montesquieu'nun ilham menbai da o idi. Fakat Şark kultüründen bîhaber Garp hayranları, bütün sosyal kaideleri Garp medeniyetinin vaz ettiğine inanıyorlardı. Çünkü din sosyolojisi, din psikolojisi kimse tarafından ele alınmamıştı. Medrese kültürü bu lüzûma hiç yönelmemişti. Son asrın bütün içtimaiyat ve rûhuyat nazariye ve kanunları Kur'ân ve hadîslerle bin üç yüz sene evvel vaz'edilmişti.
Sayfa 144
Ne yazık ki yalnızlık, ışıklar altında bile beni içine çekiyordu.
49 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Usta saatçi Zacharius! Zacharius saat yapan ve onlara aşık olan biridir. Saatleri öyle bir yapar ki, onları insanlara benzetmeye çalışır. Ama saate merakı kadar, kibiri de vardır. Bu kibri onu bitirecektir. -Yaşadığımız bu kahrolası çağda, mutluluk dolu bir güne uyanacağımız ne malum? -Yeryüzünde her şeyin ömrü sınırlı­dır, ilelebet var olacak bir şey insan elinden çıkamaz.
Zacharius Usta
Zacharius UstaJules Verne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202119,6bin okunma
Ne zaman alnımı camlara dayasam, Kanatlarını canıma batıra batıra, Sana uçuyor bütün kuşlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.