Allah'ım ne kibar insanlar var yaa hamdd çokça
“Valideler! Çocuklarınıza asla kızmayınız. Çocuk bu hareketinizi bir zaaf gibi telakki eder. Çocuğunuzun kendi başına tecrübeler yapmasına müsaade ediniz. Çocuğun suallerini asla cevapsız bırakmayınız. Daima doğru dürüst cevap veriniz. Sakın sen daha küçüksün aklın ermez demeyiniz. Çocuğunuzun zararı olmayan arzularını daima yerine getiriniz. Hiçbir meselede çocuğa karşı ne hakimane ne bâridâne bir tavır takınmayınız. Onunla münakaşa etmemeye tenezzül ediniz ve fikirlerine hürmet ediniz. Bu suretle çocuğun fikren istiklalini ve kendi nefsine olan itimadını kuvvetlendirmiş olursunuz. Terbiyede sabır ve ciddiyet olmalı. Zira iyilik yavaş yavaş husule gelir.”
Reklam
... ihtiyaçlarını ne kadar azaltırsan o kadar hür olursun.
“Savaş olsa, bir gün biter diye beklerlerdi ama olanların ne sonu ne de başı vardı.”
İçimde söylemek istediğim çok şey var sanırım. O kadar fazla ki. Kafamdakileri gerçek anlamda aktarmanın yollarını bulamıyorum. Bazen sanki tüm dünya, tüm yaşam, her şey gelip kafama doluşuyor ve sözcüleri olmam için bağırıp feryat ediyor. Ne kadar... Ah, tarif edemiyorum... Ne kadar fazla olduğunu hissedebiliyorum ama konuştuğum zaman bir çocuk gibi lafı ağzımda geveliyorum.
Sayfa 152 - Can Yayınları, Şubat 2021, 10. Basım
24 Kasım
İçindeki büyük boşlukta ne türlü bir âlem yaşattığını merak etmekte çok geç kaldım.
Sayfa 40 - E.
Reklam
Yaradanından başka kimse duymasın sakın. Ananın kulağına giderse yüreğine iner. Ey koca Tanrım, . Yaşım on dört. Oldum bittim namuslu bir kızdım. Başı ma gelenler nedendir sen söyleyebilir misin? Geçen yıl baharda, Lucious oğlan doğduktan az sonra, baktım çekişiyorlar. Babam anamın koluna asılmış. Daha olmaz, Fonso, diyor o da, daha iyileşmedim. Sonunda anamı bıraktı. Bir hafta geçti geçmedi, yine kadının koluna yapış tı. O yine olmaz dedi. Görmüyor musun, çocuk doğurmak tan canım çıktı zaten, dedi, diretti. Sonra Macon'daki teyzemin yanına gitti anam. Çocuk lara sen bakabilirsin dedi bana. O yokken, onca gün, ağzın dan tatlı bir söz çıktı mı? Yok. Ne dedi? Anan vermezse sen verirsin deyip dayattı. Önce orama burama sürtündü, sonra memelerimi mıncıkladı. Sonra da yapacağını yaptı. Canım yandı, bağırdım. Gırtlağımı sıktı o zaman. Sesimi kesip alış maya bakmalıymışım. Gel gör ki bir türlü alışamadım. Şimdi de yemek yapma sırası bana geldi mi midem bulanıyor.
Bazen şöyle laflar işitiriz: Ne çabuk bıraktın, ne kolay vazgeçtin. Hâlbuki ne dostluklardan ne aşklardan ne zamanında bize en yüce gelen o davalardan bir anda dönülmüyor. Hiç kimse öncesini düşünmüyor; emeklerimizi, vaktimizi, yüreğimizdekileri. Konuşmak ne kolay!
İnsan ancak elinden geleni yapar ama elinden gelenin ne olduğunu bilmek gerek. Max Jacob
Sayfa 125 - Şule Yayınları
Bana göre bilgi, bir harita odası gibi. Ne zaman kütüphaneye gitsem bu izlenimi ediniyorum. Öğretmenlerin rolü, öğrenciye harita odasının içeriğini sistemli bir şekilde öğretmek. Öğretmenler harita odasının kılavuzluğunu yapıyorlar, hepsi bu.
Sayfa 115 - Can Yayınları, Şubat 2021, 10. Basım
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.