"Bir kadın ve bir erkek arasındaki bağ ne kadar kuvvetli olabilir?" Bu kitap bunu gösteriyor. Aslında klasikleşmiş durum olarak erkeğin kadının peşinden koşmasının tersini görüyoruz. Ama burada peşinden koşma durumu yok; daha çok platonik, yalnızca kendi içinde yaşanan bir aşk var, hayatını tek bir kişiye adayacak kadar şiddetli bir aşk...
Hikayeye bakarsak burada açıkça bir akılsızlık var; kendini yiyip bitirmek ve sonrasında ölmek, bu durumun iki tarafa da yarar sağladığını göremiyorum. "Sende aşka ticaret kafasıyla mı bakıyorsun?" Diyebilirsiniz. Evet ben böyle bakıyorum, kendi hayatını başka bir adama adayıp yok olup giden kişi bence akılsızlık yapmıştır, bunun kimseye olumlu bir etkisi yoktur ve olamaz da...
Hikâyenin sonuna gelince etkilendim. Ciddi olarak insana güzel şeyler hissettiren yanında da hüzün veren bir hikaye ama üstte dediğim gibi; aşk eğer iki veya bir tarafa acı veriyor hayatını kemiriyorsa hastalıktan başka bir şey değildir...
Tabi ki bu durum çok daha güzel şekillenebilirdi, karakterlerin masumiyeti "keşke öyle olsaydı" da dedirttiriyor. Gerçekten saf tertemiz duygular var hikayede.
Özellikle insan psikolojisine dair mükemmel, keskin bir analiz de var. Zaten Zweig'ın kitabından başka bir şey beklenemezdi... ️