Bir önceki alıntımın devamı
Bu şekilde, insanlara adil, mantıklı ve en saçma olan şeyi aynı ölçüde başarılı bir şekilde aşılamak mümkündür.
Onlara şu ya da bu puta kutsal huşuyla yaklaşmayı ve putun adı geçtiği zaman sadece bedeniyle değil ruhuyla da yerlere kapanmasını öğretmek mümkündür;
isim için, bir söz için, en manasız şeyler için hayatını ve servetini vermeye hazır olmasını öğretmek;
şunu ya da bunu büyük onur ya da büyük ayıp saymak, aynı şekilde bir insana ruhunun derinliklerinden saygı duymak ya da onu hor görmek;
Hindistan'da olduğu gibi et yemekten kaçınmak ya da Etiyopya'da olduğu gibi canlı hayvanlardan koparılmış sıcak ve kıpır kıpır parçalan yemek;
Yeni Zelanda'da olduğu gibi insan yemek ya da Molok'a çocuklarını kurban etmek;
kendini hadım etmek, bir ölüyü yaktıkları ateşe gönüllü olarak atlamak
kısacası, onlara ne lazımsa öğretilebilir.
Sayfa 89
Favori dönercimin döneri hazır olmadığı için gidip bi yerlerde çay kahve içer, kitap okurum diye kafe aranırken tarzı ve tasarımı hoşuma gitti diye yanlışlıkla vegan kafeye girdim.o Dükkan sahibi abla ile sohbete başladık. Beni vegan yapmaya çalışıyor çaktırmadan. Ayıp olmasın diye vegan baklavasini denedim. Hamura basmış şekeri basmış şekeri. Böyle ne yesen tatlı gelir zaten.
"İyi De Bana Ne"
Yepyeni bir insanımız var
Akıl yolundan öylesine uzaklar
Aralarında hoş bir uyum var
Ayıp değil mi, hiç mi umursamazlar?
Altınlarınızı çaldılar
Topraklarınızı verdiler
Tarihi baştan yazdılar
Mihail Averyanıç iç çeker: -Ah! Şimdiki nesilden akıl mı beklenir! -diye söylenirdi. Ve önceleri nasıl sağlıklı, neşe dolu, ilgi çekici bir yaşam sürdüklerini, Rusya,da ne kadar zeki bir aydın sınıfının bulunduğunu ve bu sınıfın dürüstlük ve dostluk kavramlarına ne büyük değer verdiğini anlatmaya koyulurdu. O zamanlar senetsiz borç para verilir; darda olan bir dosta yardım eli uzatmamak ayıp sayılırmış.
Sayfa 22 - 23.Basım Eylül 2022
"Peki ya şu, az öncekinden daha da ayıp değilmi: Insanlar, yaşamlarının büyük bir kısmını, mahkemelerde sanık ya da davacı olarak geçirmekle kalmayıp, güzellikten de anlamadığı için, 'haksızlık etmekte ustayım, her türlü oyuna aklım erer, ceza giymemek için kaçamakların hepsini uygulayıp bir yılan gibi siyrılarak savuşmasını bilirim' diye böbürlenirler.Hem de tüm bunlar küçücük,değersiz sorunlar için olur; böyle bir kişi, hayatını uyuklayan bir yargıca muhtaç olmamak üzere yaşamanın ne kadar güzel, ne kadar iyiolduğunu bilmez,"
"Evet bu söylediğin az öncekinden de ayip" dedi.
Ne ölümden korkmak ayıp,
ne de düşünmek ölümü.
Ah, hayat kimi zaman çok zalim oluyor doğrusu...
Fakat yıkımlar karşısında çabucak çözülmeyin,
dirençli olun biraz da olsa.
⚘
Fyodor Dostoyevski'nin yoksulluk teması üzerine kurguladığı roman aynı zamanda bu kadar fakru zaruret içerisinde bile eğer insanın bir yaşama gayesi olursa nasıl hayatta kalmak için mücadele vereceğini ve her ne olursa olsun çevresine de faydalı olabileceğini gösteriyor.
Kitapta konu edinilen yoksulluk sıradan bir yoksulluk değil, her gün aç kalma korkusu ile yaşadığınız âdeta karın tokluğuna yaşamaya çalıştığınız bir sefaletten söz ediyorum. Yıllardır aynı kıyafetler ile dolaşmak zorunda kaldığınız artık elbiselerinizin yamalıklarından insan içine çıkmaktan utanç duyduğunuz bir hâl. İşte kitapta bu kadar zorluk çeken ama onurlu yaşamaktan asla vazgeçmeyen Fyodor Dostoyevski'nin tabiriyle “
İnsancıklar”ın hikayesini okuyoruz. Bununla birlikte bu kadar zorluğa katlanırken bile nasıl insanın başka birisini sevebileceğini onun için ne fedakarlıklar yapabileceğini görüyoruz.
Kitap iki kişinin mektuplaşmasından ibaret bunu belirteyim. Ben normalde de Anı/Mektup tarzı şeyler okumayı sevdiğim için kurgu olmasına rağmen bunu da severek okudum. Tabiki burada Fyodor Dostoyevski'nin edebi ustalığının da etkisi büyük ilk kitabı olmasına rağmen. Son olarak söylemek isterim ki kitaba konu edinenler İnsancık değil, asıl İnsancıklar herhangi bir maddi menfaat uğruna onurunu, karakterini, arkadaşını kısacası herşeyini satmaya müsait kişilerdir. Vesselam.
❝İnsancıklar❞
"Aklınızdan çıkarmayın ki fakirlik ayıp değildir."
"İyiliklerin mutlaka bir karşılığı olur."
