Bazen vazgeçersin. Herkesten ve her şeyden. Uzaklara gitmek istersin, başka yerlere kaçmak. Kimseyle konuşmak, kimseyi görmek istemezsin. Kurduğun hayallerden, verdiğin sözlerden vazgeçersin. Ne başarmaya gücün kalır, ne de oldurmaya. Bir iki defa kendini kandırır yeniden denersin, çok geçmeden anlarsın. Olmayacağını, olduramayacağını. "Keşke" dersin, "Keşke ben de herkes gibi olabilsem. Otursam bir köşeye insanları izlesem. Hiçbir şey düşünmeden, hiç düş kurmadan, olur mu diye ümit etmeden". Yorulursun. Bir şeyleri beklemekten, "Acaba değişir mi?" diye sorgulamaktan. Bir mucize olsun diye inanmaktan yorulursun. Kendini suçlamaya başlarsın, umut ettiğin için, emek verdiğin için. Gerçekleşmemesine rağmen hayallerinin peşinden koştuğun için. Bütün düşlerden, verdiğin bütün sözlerden. Biriktirdiğin bütün hayallerinden tek tek vazgeçersin.