Başlığına aldanıp köyde geçen sıradan bir hayat sanılmasın asla ! Küçücük bir yürekten alınacak ne dersler var, ne küçük şeyleri kendimize dert ediyoruz dedirttiren bir kitap biter ve gönülhaneme girer.
Şu an kim bir yanlış yapsa hemen küçüklük travmalarına bağladığı,psikolojisi bozuk olan herkesin sığındığı küçükken şunu yaşadım ondan dedigi şeylerin içinden geçip yine de yufka yürekli kalabilen Aziz in hikayesi.
Konu 1950'lilerin sonu 1960 ların başları
Aziz'in babası İzmire çalışmaya gidiyor annesi ve kardeşiyle yaşarken annesi kas hastası olan dayısı Hasan a yardım etmesi için ananesinin köyüne yollar onu.
Ninesi güllale ,dedesi ve Hasan dayısı ile yaşamaya başlar ama babasından gelen mektupla hersey değişir. Babası artık köye dönmeyeceğini onların şehire taşınmasını ister.Annesi Aziz i köyde bırakıp gider arada sepetler yollar ama Aziz tercih edilmeyen olmasına rağmen hiç isyan etmez sadece özler. Öyle özler ki yalandan hastayım deyip ameliyat bile olur. Başına ne gelirse gelsin duruşunu bozmayışı, dayısıyla muhabbeti,kendinden beklenmeyen olgunluğuyla açıkçası kitap hiç bitsin istemedim.
Şehirdeki hayatına hiç bir şey yokmuş gibi devam edip yeni çocuklar doğuran annesine ayrı ,kendisine hiç sarılmayan babasına ayrı sinir olurken onun kendi içinde herseye bir açıklama bulup sakin duruşu gülümsetti.
Hayatlar,fedakarlıklar,aile yapısı,başa gelen çekilir, sorunlarla baş ederken kendin olmaktan vazgeçme duygularını öyle güzel hissettiren bir kitaptı ki samimi bir roman arayanlara biçilmiş kaftan.