"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
İncelememe başlarken kitabı okumaya karar verirseniz tüm ön yargılarınızı ve bağlılıklarınızı bir kenara bırakıp kitaba öyle başlamanızı tavsiye ederim. Eğer din,ırk ve millet kategorileri sizin için birer tabuysa bu kitap sizi rahatsız edecek içeriğe sahip nitelikte.
Kitap çok çarpıcı ve sarsıcı olmasına rağmen,o kadar anlaşılır ve sade bir dil
Gözlemlediğim kadarıyla pek çok kişi bu kitabı yarım bırakmış veyahut bir şey anlamadığını öne sürerek beğenmediğini dile getirmiş. Ben de bu karmaşıklığa bir nebze de olsa açıklık getirme amacı ile bir inceleme yazmak istedim.
Fyodor Dostoyevski külliyatı kronolojik okuma maratonumun 11. kitabı olan
Masalla gerçeği ayırt edebilecek okurlara… diye başlıyor bu seferki romanımız. Bugüne kadar Azra Kohen'in herhangi bir kitabını okumamıştım ve Aeden benim için bir ilkti diyebilirim. Ne zaman vakit bulup Ankara Olgunlar caddesinde ve diğer kitabevlerinde yenilikler ya da aradıklarım için bakınsam, Fi, Çi, Pi üçlemesini görüyordum. O kırmızı, mavi
Nereden başlanır ki buna?
Kitap bitti. Bomboş duvara baktım. İzledim...
Müzik falan da yok bu sefer. Sessizlik istiyorum sadece. Gözyaşlarım ve sessizlik. Bu evde mümkün değil tabiki bu. Yazmak için geceyarısını bekleyeceğim dedim. Ama işkenceydi bu kendime. Ruhum bedenimden ayrılıyordu sanki. Nefes alamadım. Gerçekten alamadım. Tuvalete
Kuracak başka bir hayal kalmayınca İç Sıkıntısı boğazıma doğru ilerlemeye başladı. Bu sırada da bir Y harfi, defterin arasından başını uzatıp etrafı kolaçan ettikten sonra hızla geldiği yere girdi. Defterin içine ne yazdığımı hatırlamaya çalışırken de tekrar başını uzattı. Bu sefer rahattı. Demek oluyor ki başını ilk uzatışında rahat değildi. Tedirgin de değildi ama rahat olmadığı kesindi. Sürekli etrafa bakıyordu. Benim için pek etraf sayılmasa da dört duvarın arası onun için bir etraf olmalıydı. Büyüklüğüne bakılırsa da bir kelimenin baş harfi... Onu fark ettiğimi anlar anlamaz da gittikçe büyüme başladı. Bu sayede anlamının daha kuvvetli olacağını zannediyor olabilirdi. Ya da arkasındaki harfleri saklamak istiyor. Yine de emin değilim.
Stevenson'un kalemiyle ilk kez tanıştığım bu novela, kesinlikle soluksuz okuduğum bir psikolojik devinim diyebilirim. Böyle okurken izliyormuşum hissi veren kitaplara ayrı bir ilgim var. H. G. Wells'in yazdığı Zaman Makinesi de yine bu düzeyde idi.
Çift kişilikli kavramını duymayan yoktur. Peki nedir bu çift kişilik durumu?
Size bir film önerisi ile gelmek istedim.Filmi ama Drama sevenler izlesin.Öyle bir film çünkü.Adı Kefernahum.Yeni bir film değil.2018 yapımı.İzleyenler kesinlikle vardır.En iyi film dalında Oscar a adayda gösterilmiş film.Duyulmamış, bilinmeyen bir film değil yani.Herşey çok mutlu gidiyor sanki gelmiş birde drama öneriyorsun da
Demek Ulysses’i okumak istiyorsun sorusuna verilen cevap genelde kolay gelsin oluyor. Zor bir kitap Ulysses edebiyatla hafiften haşır neşir olan herkesin bildiği gibi. Eleştirmenler, okuyucular ya da bloglarında kitabı inceleyenler demiyor sadece bunu. Joyce’un kendisi profesörlerin yüzyıllarca ne demek istediğini tartışacaklarını iddia ediyor