3-2-1 diyoruz ve ne yapmak istiyorsak ona inanıyoruz. Allah yolunuzu açık etsin arkadaşlar… Yok, ben ateistim diyorsanız da yolunuzu açık edecek birini bulun… Hoşça kalın… Bu arada ben hoşça kal diyemem. Sadece yazabiliyorum. - Ahmet Batman -
Hemcinslerime bir sesleniş... "Heyecan" ... Tetikleyici bir kuvve... Yaşamın daimliği. Elbette bizi bir üste taşıyabildiği müddetçe.. Dişi Güç diyoruz.. Yaratıcı, Üretken ve Doğurgan.. Bu gücün iki yönü de çok ağır basıyor. Rahmani ve Nefsani yönleri. Kabul etmeliyiz ki, benliğimizin derinlerinde, en derinlerinde, çağlar boyunca "kadın"a yapılan tüm haksızlıkların ruhumuza sinmişliği var. Her ne kadar ortaya çıkarmıyorsak da.. Gizli gizli yayın yapan bir enerjisi var. Bu da karşı cinsin içindeki güzelliği-çirkinliği tetikliyor. Yansıması yine biz "kadın" tarafına olabiliyor. Şunu kabul ediyorum. Eskiden "erkek" sözünü duyunca "kılıcım kınında hareke" oluyordu. Şimdi.. "Bütünlüğün, İki'nin Tam"lığından geçtiğini idrak ettim.. Adem bir erkek değildi. Ve Havva diye birşey yoktu. Adem manası bir bütündü. Tam olandı. Mükemmel Form. Sonra ondan zevcesi yaratıldı. "Kadın" değil. Adem ve Zevcesi "kadın-erkek" görünümünde dünya alemine yayıldılar.. Kimi zaman düşman, kimi zaman eş-kardeş-ebeveyn... Kısaca, el ele- göz göze veyahut da karşı karşıya.. Bu nedenle, birinin, diğerini tartacak bir terazi yok yeryüzünde. İkisi Bir ve Bütün.. Bunu idrak ettiğimiz zaman.. Her iki tarafın da birbirlerine yaptıkları, Zulm denilen o "şeyin" de son bulacağını taahhüt edebilir miyiz? Yazar Kevser Yeşiltaş
Reklam
Sevgili İnsanlık...! Bir çocuk masumiyetiyle bir kez daha “elma” diyoruz. Ne olur çık artık... Oğuz Atay
Can Yücel
SAHTE CAN YÜCEL ŞİİRLERİ HAKKINDA !!! Kalibresi düşük şairlerin yazdığı şiirimsi manzumelerin çokça mal edildiği şairlerden biri de Can Yücel. Tam 31 sahte şiirin altında Can Yücel imzası var. Bu sahte şiirlerden biri de ders kitaplarına bile alındı geçen yıl. Prof. Dr. Semih Çelenk, sahte Can Yücel şiirlerinin listesini çıkarmış. Çelenk
İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
Âşık oluyoruz o kocaman eksiği telafi etmek için. Geceler boyunca yıldızları sayıyoruz, uykumuza veda ediyoruz aşk için. Bütün çıkarcılığımız bitiyor aşk kapıyı çalınca. Gözlerimiz cennetten koparılmış bir parça gibi bakıyor hayata. Dilenciye merhamet ediyoruz mesela, cebimizi sebil gibi açıyoruz herkese. Herkesten bize dua etmesini istiyoruz: aşk için. Öylesine kırılgan, öylesine çaresiz bekliyoruz ki sevdiğimizi, gecikmesi akla hayale gelmedik endişeler doluşturuyor içimize. Ve şu hain endişe: Acaba aşk bitti mi? Birden bütün kalabalığın arasında onu görüyoruz. Yeniden dönmeye başlıyor dünya. Irmaklar yeniden akıyor. Göğsümüzde hesapsız bir ferahlık, “hoş geldin” diyoruz. Gelin görün ki günlerin cenderesine nasıl sıkışıyor bir yerimiz. Aşkın bile telafi edemediği bir şeyin eksik kaldığını kavrıyoruz dehşetle. Bitkinlikle soruyoruz: “aşk değilse ne?…” Ali Ayçil İZDİHAM
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.