Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
DİN VE PARA BELASI İNSANLIĞIN SON İBRETİNİ YAŞATTI Sömürgecilerin iki temel araçları var; Biri din, diğeri para! Din ile beyin yıkar, uyuşturur görünmeyeni satar, para ile görünen madde gücü kimin elinde ise satın alır.
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Reklam
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
DEVLET UĞRUNA KENDİNİ FEDA EDEN KAHRAMAN: URUNGU (BOZKURTLAR DİRİLİYOR) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce yine uzunca bir özet verelim Kür Şad ihtilali, Çin Kağanı Tay-tsung'u korku ve endişeye kaptırmıştır. Ne yapılacağını görüşmek üzere nazırlarını sarayda toplar. Çeşitli fikirler ileri sürülür. Sonunda Gök Türklerin Çin'den
Ben seni severim belki de rabbim buna hazır değil. Her şeyin güzelini sever o ideal birliktelikler ister Seninle benim yan yana oturacağımız çekyata Ne ilahi adalet sığar ne de diyalektik.. İçime çöreklenmiş sığ bir sığır var benim. Ben seni severim sevmesine de İş çıkarmasana şimdi ne gerek var güzelim..
Yazarın gözüyle Cumhuriyetin ilk yarım yüzyılının panoraması
(sf 11-14 arasındaki bölümden derlenmiştir) Kurtuluş Savaşı sırasında daha çok taktik nedenlerle benimsenmiş olan "halkçılık" değişen koşullar altında eski anlamını yitirmeye mahkumdu. Artık ne egemenliğin halkta olması söz konusuydu , ne alınan ekonomik kararlarda halkın gözetildiği söylenebilirdi, ne de gerçekten halkın yararına
Sayfa 11 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Reklam
"- Hiçbir neden kabul edilmiyor! -dedi.- Yalan söylemiyorum!.. Sana onların kitaplarını gösterebilirim: Onlara göre her aksaklık, çevrenin bozukluğundan kaynaklanıyor, hepsi bu! En sevdikleri laf bu! Yani eğer toplumsal düzen yoluna konulacak olursa, bir anda bütün suçlar yok oluverecek; çünkü ortada protesto edecek bir şey kalmayacak. Ve
Kazma Vs Saban
... ikisi birden yüce tanrı Enlil'e giderek "insanlık için hangimiz daha yararlıyız?" diye soruyorlar. Tanrı kazmayı daha yararlı bulmuş. Saban buna çok üzülmüş ama ne yapsın, tanrı kararı, karşı gelinemez ki. "Tanrı kazmayı neden yararlı bulmuş, saban da insanları besliyor, aç yaşanmaz ya!" diye düşünülebilir. "Saban yalnız karın doyurmayı, buna karşın kazma evleriyle, görkemli tapınaklarıyla, düzgün yollarıyla, evsiz barksız, yiyeceksiz bırakılmayan işçileriyle koskoca bir uygarlığı simgeliyor. Şu halde Sumerliler karın doyurmaktan çok uygarlığı, insanların uygar olmalarını ön görüyor." Tahıl yerine doğada birçok yiyecekler bulunur, fakat uygar olmak kolay değil. İnsanların akıl ve yeteneklerini birleştirip onlara yön vermek gerek. Bu da kuşkusuz kısa zamanda olamaz. Bu tartışmada, uygarlık tarihi bakımından sosyologlara ve antropologlara bir hayli bilgi var.
Sayfa 260 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Eğer kendi deneyiminizin dışında herhangi bir şeye inanacaksanız, buna inanmanız için bir sebebiniz olması gerektiği çok açıktır. Bu sebep genellikle yetkedir. Cambridge'de laboratuvarlar kurulması ilk kez önerildiğinde, bir matematikçi olan Todhunter, öğrencilerin deneylerin yapılış safhasını görmesine gerek olmadığını, çünkü hepsi yüksek vasıflara sahip ve birçoğu İngiltere Kilisesi'nin papazı olan öğretmenlerinin bu sonuçların doğru olduğunu teyit edebileceğini söyleyerek itiraz etmişti. Todhunter yetkeden gelen bir savı yeterli olarak görüyordu ama yetkenin ne kadar sık hatalı çıktığını hepimiz biliyoruz. Çoğumuzun bilgimizin büyük kısmı için kaçınılmaz olarak yetkeye bağımlı kaldığı doğrudur. Yetkenin bana öğrettiği bir bilgi olan Ümit Burnu'nun varlığını kabul ediyorum, keza her birimizin coğrafyanın tüm olgularını doğrulamamızın imkânsız olduğu çok açıktır, fakat doğrulama fırsatının var olması önemlidir ve arada sırada bunun gerekli olduğu kabul edilmelidir.
Nekrasov'u yine de Puşkin'le bir tutmuyorum, kimin üstün olduğunu kantara vuramam; ayrıca burada ne karşılaştırmaya gerek var, ne de buna ilişkin bir sorun bulunuyor. Puşkin kendi Rus dehasının genişliği ve derinliğiyle, Rus aydın sınıfının dünya görüşü üzerinde hâlâ parlayan bir güneş gibidir. Hâlâ anlaşılmayan, dahice öngörüleri olan büyük bir şairdir.
Sayfa 1076 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.