Aylak Köpek; Bütün sorunların içerisinde en büyüğü insanlarla uğraşmak!
Kafka’nın şu meşhur sözünü hemen hemen hepimiz biliriz; “Edebiyat içimizdeki donmuş denizin buzullarını kıracak bir baltadır.” Bu söz, bu sıkıntılı zamanlarda edebiyatın insanın yaşamındaki yerini -ya da olması gereken yerini demem daha doğru olacak- bir kere daha bizlere
Çok çalışan, humma kurbanı da olan misyonerler inatla,
bazen de umutsuzca görevlerine sarılıyor ve muhteşem bir ruh
hasatına yol açarak özel bir tezahürün, bir dinsel ateş sağanağının
gelmesini bekliyorlardı. Ama Yamyam Fiji inatla direniyordu.
Kıvırcık saçlı yamyamlar, insan bedeni bolluğu devam ettikçe,
tencerelerinden vazgeçmekte
Zargananın ilk sayfasından son sayfasına kadar sürekli bi soru işaretiyle devam etmek ve bittiğinde bile yanıtsız kalmış sorularla başbaşa kalmak.Yazar okurun kafasında oluşan her soruya cevap vermeli mi eserinde diye düşündüm bittikten sonra.Yanıt verecekse eser yazarın istediği doğrultuda hep olmaz mı oysaki bazen susmak gerekmez mi okuyucuya
Alacakaranlık Sadık Hidayet'in dördüncü kitabı, 1933 yılında Fransa'da yazılmış öykülerinden oluşuyor. "Kör Baykuş"tan hemen önce yayınlanmış bu kitap. İlk hikaye kitapları olan "Diri Gömülen" ile "Üç Damla Kan"ı okumadım. Belki yazım tarzı gelişimi, karşılaştırma yapma vb. gibi sebepleri göz önüne alarak sırayla
İnsanca yaşayabilmek adına tutunduğumuz en önemli değerlerden birisidir “umut.” Hayat yolunda gücümüzün tükenmemesi için dört elle sarıldığımız. Hele ki umutsuzluk uçurumunun yanı başında olduğumuz günümüz dünyasında…
İnsan dilde ikamet ediyorsa gerçekten, “Kullandığımız sözcükler anlamı indirgeme ve ya çoğaltma imkânına sahiptir.” diye
Hayatı 8 Sayısı Üzerine Yorumlama
Küçüklüğümden beri sayıların yazılışına ciddi bir takıntım var. (itiraflı başlangıç :) ) Zaman geçtikçe bu takıntım bazı sayılar üzerinde daha da yoğunlaştı. En özel sayı da 8 benim için.
8 sayısını yaşam döngümüze çok benzetiyorum:
*Başlangıcı ve bitiş noktası aynı.
*Kavislerden oluşuyor,
*İki parçalı; doğum
Taksideyim, gozum taksimetrenin kosesinde yazan sate takiiyor, 23.18. Otobusum 18 dakika evvel Esenler’den hareket etmis olmali, yani 12 dakika icerisinde Dudullu’daki terminale yetismem gerek.
“Biraz daha hizli olabilir misiniz, rica etsem”
“Na’piyim abla, ceza mi yiyelim. Erken ciksaydin evden madem.”
Ah su sehir ve taksicileri, bu sehri
Rus edebiyatının talihsiz bir dehâsı: Puşkin
Ey güzel ülke! Uzak ülke.
Ey bilmediğim ülke!
Ne kendi isteğimle geldim sana,
Ne de soylu bir atın sırtındl
Beni bu yiğit delikanlıyı,
Gençliğin ateşi sürükledi sana.
Bir de başımdaki şarap dumanları..
Ataol Behramoğlu'nun çevirdiği, Nadir Göktürk'ün bestelediği Tanju Duru'lu, Emin İgüs'lü ‘’Ezginin