Eğitim alanında yazılmış bir kitap daha. Dili oldukça sade, sohbet havasında yazılmış bir kitap. Öğretmenliğe, eğitime, sisteme, öğrenciye dair pek çok inceleme mevcut. Bazı öğretmenlerin yaşadığı anılara da yer verilmesi kitabı daha etkili ve yüreğe dokunan bir hale getirmiş. Doğunun ücra köyünde 4. yılını çalışan bir öğretmen olarak beni şu cümle çok etkiledi. "Aslında orada kalmak başlı başına güçlü yapıyormuş, bunu çok sonra anladım." Beni hangi cümle anlatır desem sanırım bu olurdu. Kitapta bir öğretmenin söylediği bu cümle beni derinden etkiledi.
Öğrencinin biricikliği ve değerli oluşu kitabın merkezine oturtulan ana fikir. Bu yüzden sistemsizliğe ciddi eleştiri yapıyor yazar. Toplumda kendi kabullerimiz doğrultusunda meslek tercihi yaptırmanın kesinlikle doğru olmadığını yeteneği neyse o alanda çocuğu teşvik etmeyi ısrarla söylüyor.Uzakdoğuda kız çocuklara giydirilen demir ayakkabı üzerinden çarpıcı bir benzetme yapıyor.Özellikle oyun oynamaya ciddi bir şekilde önem vermeyi, para kazanmanın zorluğunu yaşatmayı, çocuğun başarısızlığını ve hayal kırıklığı yaşamasını gayet tabii olduğunu söylüyor.
Eğitimde sistem eleştirisini şu cümleler ne güzel özetliyor:"Bu ülke Formula pistindeki traktörlerle dolu."
Öğrenmeyi öğrenmek, inisiyatif alma, üretken ve bireyin kendini keşfetmesi gibi becerilerin öğretmenlerin ve yöneticilerin özellikle bu üzerinde durması gerektiği önemli mesaj.
Sonsöz bölümünü pek beğenemesem de diğer bölümlerde harika tespitler, öneriler ve düşündüren yanlışlar var. Muhakkak okunmalı.