Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sevgili okuyucu tam da bu kısımda, önemli bir hatırlatma yapalım. Şimdi diyebilirsiniz ki "aman canım benim pankreas hücremin canlılığından ne olacak? Gözle görülemeyecek kadar küçük şey, canlı olsa ne olur, cansız olsa ne olur" Durum dışarıdan bakıldığında böyle gözükse de gerçekte oldukça karışıktır. Eğer o beğenmediğiniz pankreas hücresini sizin vücudunuzdan çıkarıp uygun bir ortama koyarsak, hücreleriniz yaşamlarını sürdürebilir. Yani siz olmasanız da hücreleriniz bir şekilde yaşayabilir. Ama siz, hücreleriniz olmazsa yaşayamazsınız.
Kendi kendime düşündüm ki sabır , sebat tavsiye etmek kolay bir şey . Fakat ona tahammül etmek ne kadar zor , ne derece dayanılmaz .
Reklam
İnsan zihnini harekete geçiren en büyük etken budur. Hiçbir ideal bize manevi ideallerden daha çok enerji veremez. İnsanlık tarihinde ne kadar geriye gidilirse gidilsin bu açıkça görülür, üstelik bu güç ölmüş değildir.
"İnsan şiire ne kadar yetenekli olursa olsun, yaralanmadan yazamaz.." -
Said Yavuz
Said Yavuz
Gelişim ne kadar az olursa duyulardan alınan zevk o kadar büyük olur. Çok az insan bir köpeğin veya kurdun aldığı zevkin aynısıyla bir öğün yiyebilir. Fakat köpeğin veya kurdun aldığı tüm zevkler duyularla sınırlıdır. Ulusların alt düzeyde bulunan üyeleri duyularından haz alırken kültürlü ve eğitimli olanları düşünceden, felsefeden, sanattan ve bilimlerden daha çok zevk alırlar.
Bu kısımda belirtmemiz gereken önemli bir konu daha var: Hücreler her zaman bir araya gelip bir yapı oluşturmak zorunda değildir. Bazı hücrelerimiz organ yapısına katılmadan bireysel olarak da vücudumuza hizmet ederler. Örneğin toplamda yaklaşık 25 trilyon kırmızı kan hücresi (alyuvar), damarlarınızın içerisinde gezinerek akciğerlerinizden aldığı oksijeni dokularınıza taşımakla görevlidir. Görünümü tavla pulunu andıran bu hücrelerin sayısı o kadar çoktur ki siz onları bir arada iken kırmızı bir sıvı gibi görürsünüz. Bu arada verdiğimiz sayı arada kaynamasın lütfen. 25 trilyon! Yani yirmi beşin yanına on iki adet sıfır yazdığınızda elde edilen bir sayıdan bahsediyoruz. Bu arada, nasıl ki organlar birbirine benzemiyorsa aynı durum hücreler için de geçerlidir. Her ne kadar temel canlılık özellikleri aynı olsa da görünüş açısından hücreler arasında çok önemli farklılıklar bulunmaktadır.
Reklam
Artık özgür olduğumu düşünüyordum. Gözlerimi kapatıp yalnızca ne kadar özgür olduğumu düşündüm. Oysa özgür olmanın ne anlam ifade ettiğini, henüz tam olarak anlayabilmiş değildim.
Modern zamanlarda tarım sektörünün ülkemizde geçirdiği süreçte ilk aşamaların en belirgin ve temel dinamiği üretimdir. Önce her ne olursa olsun mümkün olduğunca çok üretim; sonra ülke geneline yayılmış, kısmen modernize olmuş ve ihtiyaçları karşılayacak kadar üretim. Üretimin rantabl olup olmadığının, pahalı üretip üretmediğimizin çok önemi yoktur. Hem millet hem de devlet tarafından benimsenmiş ortak slogan ise "kendi kendine yeten Türkiye" sloganıdır. Bu dönemde tarladan başla­yıp tüketicide son bulan üretim zincirinde belirleyici konumda olan üreticidir. Recep Konuk - Kooperatifçilik Üzerine
Sayfa 151
En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin En azından üç dil Birisi ana dilin Elin ayağın kadar senin
Ne kadar az şükür ediyoruz !!!!
Her biri dizi karakteri olabilecek bir görünüme sahip olan hücreleriniz, vücudunuzdaki en küçük, temel canlı birimidir. Örneğin; sürekli gurur duyduğunuz beyniniz, yaklaşık 80 milyar tane sinir hücresinin bir araya gelerek meydana getirdiği bir yapıdır. Yine bir başka övünç kaynağı olan, yerlere ve göklere sığdıramadığınız kalbiniz ise yaklaşık 2-3 milyar kalp hücresinin bir araya gelmesiyle oluşur. Yani elinizde birbirine çok benzeyen 2-3 milyar yapboz parçası olduğunu düşünün. Parçaların her biri tek başına bir şey ifade etmese de bu yapboz parçacıklarını bir araya getirmeyi başardığınızda, kalp denilen ve bir saatte vücudunuza yaklaşık on beş damacana kan (300 litre) pompalayan bir organ elde edebiliyorsunuz.
Reklam
Gidenler ne kadar özlendiklerini bilseler yokluklarından utanırlar mıydı acaba?
"Her şeyi bu kadar dert etme ey gönül, zira ne bu dertler kalıcı ne de bu ömür.”
Dünya Adil Bir Yer Değil
Bugün dünyadaki 35. yılım, doğum günüm. Cahit Sıtkı’nın deyişiyle: “Yolun yarısı”. Bu zamana kadar yaşadıklarımdan, şahit olduğum binlerce hayat hikâyesinden, kendimce okuduğum kitaplardan, dinlediğim müziklerden, izlediğim filmlerden bir terapist olarak şunları öğrendim: İnsan nisyanla malüldür ve fena halde hüzne, hüsrana mahkûmdur. Her hal
İnsanlar değişiyorlardı ve özleri ne kadar aynı kalırsa kalsın, değiştikten sonra eskisi gibi olamıyorlardı. #Maça Kızı 8 #Bölüm 186
Dilek dilemeyi de bilmiyorum ki. Ne istediğimi bilmiyordum. O kadar unutmuşum kendimi…
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.