_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine.
_Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri.
_Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar.
_Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
.
Yaşam ya da ölüm olsun, yalnızca gerçeği arzuluyoruz. Eğer gerçekten ölüyorsak, boğazımızda uğultu duyalım, uzuvlarımızda üşüme hissedelim; eğer hayattaysak işimize bakalım.
Zaman, balık tutmak için gittiğim bir dereden başka bir şey değil. Ama içerken kumlu dibi görüyorum ve ne kadar sığ olduğunu fark ediyorum. İnce akıntısı akıp gidiyor ama sonsuzluk kalıyor.
.
.
.
ve bu, benim
yalnız bir kadın
soğuk bir mevsimin başlangıcında
yeryüzünün kirlenmişliğini
ve gökyüzünün yalın, kederli umutsuzluğunu
ve bu beton ellerin güçsüzlüğünü
anlamanın eşiğinde
zaman geçti ve saat dört kez vurdu
dört kez
bugün aralığın yirmi biri
mevsimlerin sırrını biliyorum ben
ve anlıyorum anların dilini
Çünkü biliyorum Tanrım, yedi yıl Senin için bir damlanın yere düşmesi kadar, sonsuz gözlerinin açılıp kapanması kadar kısa, zaman Senin ebedi sonsuzluğunun gögünde geçip giden bir duman gibidir. Fakat yedi yıl, Yüce Tanrım biz insanlar için ömrümüzün onda biri, çünkü gözlerimizi karanlıktan Senin kutsal ışığına açmamızla, ölümün gecesine
Uçurum ışığı tanımıyor . Çok derin ,sönmüş, ölüm sessizliğinin sürdüğü bir çukur. Sessizlik bir tül gibi sarıp hemen arkasından kaybolan ulumalarla kesiliyor zaman zaman . O orada, güvende ve tek başına