Tanıdım kadınları. Biliyorum nasıl yaşadıklarını. Neler içip neler yediklerini. Rimeli gözleriyle süzdükleri hayatı nasıl elekten geçirip yaşadıklarını da biliyorum... Ama yetmedi. Hiçbiri yetmedi. Ne onların birer melek olması, ne de ancak ağaçların kabuğuna kazındığı takdirde kalbi andıracak bir organa sahip olmam işe yaradı. Kadınlar bana fazla geldi.
Evet. Belki de varlıklarından şüphe ettiğim bütün duygular içimde ama onları uyandıracak olanlar ortada yok. Belki ben de normal bir insanım ama ilgilendiklerim ne bu dünya üzerinde, ne de bu yüzyılda. Beni korkutabilecek kadar korkunç bir insan yok, bir olay yok. Ama elinde anahtarı tutan, bütün yanıtları bilenden korkardım... Ben Eflâ'yı çok severdim. Eğer insan olsaydım.
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI
... ve güz geldi ömür hanım
dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul
insanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde
yağmur ha yağdı ha yağacak
incecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin
hüznün bütün koşulları hazır
nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan
kalbimin
"Mac, neyin nesidir bu vijilanteler? Ne biçim insanlar bunlar böyle?"
"Her kasabada ne kadar kirli iş çeviren adam varsa, onlardır işte. Savaş sırasında yaşlı Almanların evlerini yakanlar bunlardır. Zencileri linç edenler bunlardır. Eziyet etmekten zevk alırlar. İnsanlara zarar vermekten hoşlanırlar ve kendilerine her zaman milliyetçiler ya da anayasanın koruyucuları gibi adlar takarlar.
Eskiden zencilere işkence edenlerin devamıdır bunlar. Mal sahipleri onları kullanırlar, onlara, 'halkı kızıllara karşı korumalıyız' derler. Bunlar, hiçbir tehlikeye girmeden evleri yakar, işkence yapar ve insanları döverler. Canlarının istediği her şeyi yaparlar. Korkaktır bunlar. Yalnızca gizlendikleri yerlerden ateş ederler ve ancak on kişi olduklarında birine saldırabilirler. Sanırım, dünya da bunlardan daha pislik bir başka yaratık yoktur."
..Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve