Çağımızda, duruk bir dünya "görüşü" egemen olabilir mi bir yerlerde? Burada "duruk" derken, kendini tutucu olarak gösteren bir toplumu, bir devleti, bir devletler topluluğunu düşünmüyorum elbet. Yeniliğin, değişmenin, ilerlemenin (ya da gerilemenin), "daha iyiye (ya da kötüye) gitme" nin, buna benzer yüzlerce deyimin tamamıyla dışında kalan, kendini bunların tümünden sıyırmış ya da bunların hiçbirini tanımamış bir yer olabilir mi? Kuramsal olarak böyle bir yer düşünebiliriz gene de: Hiçbir yeniliğin, değişikliğin tasarlanamadığı, tasarlanamayacağı bir yer... Merak ettiğim, böyle bir yerde herhangi bir tarihin yazılıp yazılmayacağı, yazılırsa da nasıl yazılacağı... Merak bu ya!
Sayfa 51 - Metis Yayınları - 13.BaskıKitabı okuyor
Önemli olan, alışılmadığa, bilinmediğe, yadırganana gösterilen ilk tepkinin, yadsıma, reddetme ile iç içe girmiş bir "örnek-arama", bir "gecmişe-bağlama" çabası olması... Tedirginlik yaratan bu başkalık karşısında rahat edebilmek gerekir; bunun yolu da "bir şeye, bildik bir şeye" şu ya da bu yoldan onu bağlayabilmek.
Sayfa 48 - Metis Yayınları - 13.BaskıKitabı okuyor
Reklam
Yeninin bu türü, karşımıza dışarıda çıktığında, alışkılarımıza çok aykırı olduğunu (haykırırcasına) belli eden şeyler karşısında kimimizin (belki de çoğumuzun) kapıldığı öfkeyi, gösterdiği tepkiyi, atma, kovma, kovalama isteğini kışkırtmaz; çok çok bu saçma ("saçmasapan", "deli işi", "sayıklama", "çılgınlık"... Yakıştırılan niteleme pek değişik olabilir kişiden kişiye) dediğimiz sözleri, işleri, düşünceleri, en içten gelen bir küçükseme ile karşılar, bir kenara atmakla yetiniriz; bildiğimiz bir kalıba yediremiyorsak ilgimizi esirgeriz ondan, o kadar.
Sayfa 47 - Metis Yayınları - 13.BaskıKitabı okuyor
Yeni, elbette, ancak yeni olmayan karşısında vardır; "bilinen", "görülmüş", "eski" adlarını da verdiğimiz "yeni olmayan" karşısında... Bilinmedik, görülmedik bir şeydir...
Sayfa 42 - Metis Yayınları - 13.BaskıKitabı okuyor
Bir gün gelir, yenilik diye görünen değişikliklerin birçoğu, belki birtakım yenilikler de, insana bir yürek acısı verir hale gelir; alışılmış (kendini uyarlamanın yolu bulunmuş), sevilmiş (gönül bağları kurulmuş), içinde (ne çabalar pahasına) yerleşilmiş durumlarda iç sızlatıcı, ürpertici gedikler açar bunlar.
Sayfa 41 - Metis Yayınları - 13.BaskıKitabı okuyor
Ama bilerek, bilmeyerek, değiştirmek istemediğimiz, değişmesinden hoşlanmadığımız şeylerin yanı sıra değiştirmek istediğimiz, değişmesinden hoşlandığımız şeyler vardır hepimizin yaşamında.
Sayfa 40 - Metis Yayınları - 13.BaskıKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.