Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne yapıyor da korkmalarına neden oluyor?" "Hiçbir şey. Zaten asıl korkutucu olan da bu ya. İnsanları korkutmak için bir şey yapmasına gerek yok." "O zaman son derece kötü ve kaba biri." "Hayır, kesinlikle değil. Gülüp şaka yapmayı sever. Ama durup şöyle bir gözlerinin içine bakarsa dizlerinin bağı çözülür." "Gözleri çok mu korkunç?" "Hayır, bilmem.
Birine, bir çocuğa "Ne akıllısın!" demek korkunç bir şey. İnsanı ömrü billah sersem etmenin en etkin yolu... Böylece rahat ve sıradan şeyler yapabilme şansı tümüyle elinden alınmış olur.
Reklam
Im Anfang war die Tat!*
Dürüst çabaları, "entelektüel ciddiyeti" ve çoğu zaman da alçakgönüllü nesnelliğiyle çok sevimli görünen ama aslında sevimli göründüğü ölçüde hiç güvenilmeyecek bir aydın tipi var. Zor­luklarla güreşiyordur, kendisiyle sonsuz bir mücadeleye girişmiştir, tüm varlığının katılımını gerektiren kararların ortasında yaşamakta­dır. Ama her şey bu kadar da korkunç değildir. Yaşamlarını radikal biçimde ortaya süren bu tür aydınların ellerinin altında çok güvenilir bir cephanelik vardır ve ona hemen başvurmaları da melekle giriştik­leri boğuşmanın foyasını çıkarır. Bütün terimler savaştan, fiziksel tehlikeden, gerçek yıkımdan alınmıştır ama sadece düşünme süreçlerini betimliyordur. Bu süreçler, güreşçilerin alıntı yapmayı pek sevdikleri Kierkegaard ve Nietzsche örneklerinde ölümcül sonuçlara varmış olabilir; ama tehlikede olduklarını iddia eden kendinden menkul izle- yicilerinin durumunda böyle bir şey yoktur. Dış dünyaya karşı tavır­ları, tepeden bakan bir aldırışsızlıktır - kararlarının ciddiyetiyle kı­yaslandığında çok önemsiz kalıyordur bu dünya; onlar da onu olduğu gibi bırakır ve sonunda kabullenmiş olurlar. Güreşçiler varolanın takdisini kabul ettiklerinde zaten mesele kalmaz. İsyankâr kararlara ulaştıklarındaysa, herkesin kapıştığı o gururlu, bağımsız adamlar olarak bir puan daha alırlar. İki durumda da, onlardan hesap sorabilecek otoriteyi iyi evlat­lar gibi onaylıyorlardır. Bütün boğuşma, bireyde içselleşmiş olan toplum tarafından dü­zenlenmiştir; toplum, mücadeleye hem katılmakta hem de denetlemektedir onu. Sonuç ne kadar muhalifse toplumun zaferi de o kadar ölümcül olur.
"Ne garip şey... Harpte yegane korkunç şey insanın korkusu galiba. Hezimet ve ricat olmayan yerde meğer korku yokmuş. Harp ne basit bir şey."
Sayfa 196
440 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yazarı ilk okuyuşum ve bayıldım ana konunun en sevdiğim kinaye olması dili anlatımı çok güzel o bonus ve konu akışı manyak gidiyor daha ne istiyim :D Fakat baştan uyarayım aşırı tetikleyiciler var herkese çiçek böcek seven naif şeyler seven okura göre asla değil bakın . Kitabın türü Thriller Romance sınıflandırması ve tüm uyarılar ile sunulmuş .
Obsession
ObsessionHarleigh Beck · ‎ Nielsen UK · 01 okunma
"Giriş ve gelişmeyle ilgilenmiyorsun çünkü geçmişi değiştiremeyeceğini ve yalnızca önümüze bakmamız gerektiğini düşünüyorsun," dedim ve ardından derin bir nefes aldım, her ne kadar ciğerlerimde taşımaya kalktığım oksijenin göğsüme dar geldiğini bilsem de. "Ama geçmiş, değiştiremeyeceğiz diye görmezden gelebileceğimiz bir şey değil. Eğer yaşananları sindirmek ve onlardan ders çıkarmak ya da hissetmek yerine görmezden gelmeyi öğrenseydik bu korkunç bir hata olurdu. Bizi insan yapan bu Polat. Geçmişe takılmak geleceği mahveder evet ama şüphesiz ki geçmişi yok saymak da pek farklı değil."
Reklam
552 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Geçtiğimiz senelerde Jane Eyre ve Uğultulu Tepeler’i okumam vesilesiyle Charlotte Brontë ve Emily Brontë ile tanışma şerefine erişmiştim. Mükemmel eserleri hâlâ hafızamda, bazı detayları eksik haliyle tabii. Kardeşleri Anne Brontë ile de henüz tanışabildim. Fakat ablaları kadar okunmaması beni çok şaşırttı öncelikle. Çünkü şu an kitaplığımda
Wildfell Hall'un Kiracısı
Wildfell Hall'un KiracısıAnne Brontë · Can Yayınları · 2023509 okunma
“Sonra o ilk meşum soruyla kopuş başlar: Anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı? Bu masumane görünen soru, içinde korkunç bir gizli argüman barındırmaktadır: Bu da sevginin ölçülebilir bir şey olduğu iddiasıdır .Biliyor musunuz, çocuk o güne kadar bunu hiç düşünmemiştir bile. O hayatı ve hayatın bir parçası olarak kendisini ve diğerlerini doğallıkla sevmektedir. Ne ki birden tartmaya başlar… Annemi mi daha çok seviyorum, babamı mı?”
Sayfa 50 - Alfa Yayınları
...gözlerinde ahiret günü canlandı. Merakla ya da hayretle tarazlanmamış o koca imanlarını, peygamber denen şahıslara besledikleri vıcık vıcık sevgiyi ve ödül olarak seks kölesi edinmek çapındaki beklentileriyle mahşer meydanlarını dolduran insanlara Allah’ın içerlediğini gördü. Besbelli Şeytan galip gelmişti. Üstelik bunu akla gelen ilk yöntem
Ortalama bir dünya vatandaşına iyilik ile kötülük hakkında söylenebilecek şeyler sınırlıdır. Çünkü herkes özünde iyidir, iyilik arzular ve iyiliği herkes için diler ancak dünyada bu kadar fazla iyiliğin sığabileceği bir alan yoktur. Kimse buraya bir şeyi hak ettiği veya başardığı için gelmediğine göre giderken de teslim edilecek bir depozito
Reklam
Suç ve Ceza
Fırtınanın ıssız bir kıyıya fırlatıp attığı iki insan gibi, ezik, bitkin, üzgün, öylece yan yana oturuyorlardı. Raskolnikov, Sonya'ya bakıyor ve genç kızın kendisini ne kadar çok sevdiğini hissediyordu; ama tuhaf şey, böylesine çok sevilmek ona birden acı vermişti. Gerçekten de çok tuhaf, korkunç bir duyguydu bu! Kendisi için son umut, son çıkış yolu olduğunu düşünerek gelmişti Sonya'ya; acılarının hiç değilse birazını burada bırakacağını düşünmüştü, ama genç kızın bütün kalbini kendisine verdiğini anladığı şu anda, kendini birden eskisinden çok, ama çok daha mutsuz hissetmişti
Mesela, on yıllık sürgün hayatımda bir kerecik olsun yalnız kalamamanın ne korkunç, ne azaplı bir şey olduğunu anlayamazdım. Daima konvoylar halinde çalışmaya gider, iki yüz arkadaşla beraber gecelersin; hiçbir zaman, bir kerecik olsun yalnız kalamazsın! Bunun yanında öyle çok şeye alışmam gerekmişti ki!
Peki ya sonra... Sonra ne olacağını bilmiyorum, bilmek istemiyorum ve bilemem; ama bunu istiyorsam, şan, şeref istiyorsam, insanların beni tanımasını istiyorsam, sevmelerini istiyorsam bunu istediğim için, tek isteğim bu olduğu için, yalnız bunun için yaşadığım için suçlu değilim. Evet, sadece bunun için! Bunu hiçbir zaman, hiç kimseye söyleyemem ama Tanrım! Hiçbir şeyi şan, şöhret kadar, insanların beni sevmesi kadar sevmiyorsam, elimden ne gelir? Ölüm, yaralanmak, ailemi kaybetmek, hiçbir şey beni korkutmuyor. Ne kadar korkunç ve olağandışı görünürse görünsün, bir dakikalık şan, şöhret, insanların beni şenliklerle kutlaması uğruna, insanların beni sevmesi, tanımadığım ve tanışmayacağım insanların beni sevmesi uğruna, değer verdiğim ve sevdiğim insanları şu anda feda edebilirim.
Sayfa 397Kitabı okudu
254 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Eşinde nahoş bir şekilde yeni ayrılmış olan Komiser Ali ve ekibi Eş zamanlı gerçekleşen banka soygunları ile şaşkına dönerler. Kuryeleri kaçırarak onlara ilginç bir şekilde bankaları soyduran kişi ya da kişiler oldukça zekilerdi. Ali ve ekibi tam bir ipucu yakaladık dedikleri yerde elleri boş kalıyordu ve soyguncular hep bir adım öndeydi, bu nasıl olabiliyordu? Tüm bunlar yaşanırken Ali ile aynı gün, aynı apartmana taşınan komşusu Emel arasında bir ilişki başlamak üzereydi. Bu kadın Ali'ye iyi geliyordu. Kalbinin ısındığını, midesinde kelebeklerin uçuştuğunu farkediyordu Komiser. "Onca kötülüğün hâkimiyet kurduğu bir dünyada iyi olmayı seçmek bir isyandır, birçok insanın sandığı gibi ahmaklık değil..." Korkunç cinayetler, incelikli, zekice yapılan planlar ve ters köşeleri ile soluksuz bir polisiye, gerilim sizi bekliyor sevgili kitap dostlarım :-) " Ben çalışırken de ara ara düşünüyordum. Bir soygun başlasa ne yaparım diye. Bu tarz film izlemeyi severim. Hani filmde bir şey olur iyi adama "Şöyle yapsana be salak herif" deriz ya. Her şey kolay gibi gelir. O bir yanılsamaymış. İnsan içinde olmadığı bir durumu karşıdan izleyince kendini hazırlıklı sanıyor. " Ters köşe yaparak beni şok eden bir son Okunmaya değer enfes bir polisiye
Pupa
PupaÇağlar Demir · Edisyon Kitap · 021 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.