"Kaçınılmazdan kaçmaya çalışmak
anlamsız bir çabadır."
-Lara Jefferson
Ruh kaçma derdinde, beden hapis. Kaçamamak, korkunç. Üstüne yuvarlanacak o çığ kütlesini beklemek, beklerken hiçbir şey yapamamak incitici. Bazı şeyler aniden bastıran tatlı bir yağmur gibi olmalıydı, hafif ve naif. Kesinleşmiş ve moleküllerine ayrılmış tüm olaylar bu denli üstümüze gelmemeliydi. Tüm çelişkilerin ortasında yaşam bizi bu kadar yormamalıydı.
Toprağa hiç dokunmamak, hiç nefes almamak gibi anlamsız bir şeyler var mesela, belirsizliğin ve netliğin savaşı arasında hırpalanan insanlar var.
Bazı şeyler anlamsız, bazı şeyler hiçbir anlam yükünü kaldıracak güçte değil.
Onları uzun uzadıya anlatmak, ne mümkün. (...)
"Kollarımda kanlar içinde yatarken bir insanda bu kadar kanın olduğunu ilk kez fark ediyordum. Sevdiğim kadının derin acısına şahit olmak ve hiçbir şey yapamamak korkunç bir ızdıraptı. Ölümü kucaklamak üzere olmasına rağmen bana çevirdiği buz mavisi gözlerinde hayat buldum. Dudaklarını araladı ama her ne demek istiyorsa sesi çıkmadı. Hemen ardından gözünden bir damla yaş süzüldü ve gözlerini son kez kapattı. Gözlerindeki yaşam parıltısının sönüşüyle birlikte benim hayatım da karanlığın esiri oldu."