"Hanımım" dedi sessizce. "Gördüklerimi bir bilseniz... Ah bir görseydiniz! Sizinle kırk yıl ticaret yapsaydık, Onun yüzünden elde ettiğimiz şu kazançtan daha fazla bir kazanç sağlayamazdık!" Hatice'nin duymak istediği kâr ve kazanç değildi. Sözü asıl mecrasına çekti: "Tepenizde duran bulutu gördüm. Sedef renkli
Bazı insanlar dünyayı değiştirmek istiyor, bazıları eşlerini ya da arkadaşlarını. Kendini değiştirmek isteyense çok az. Bana sorsalar, ben Tanrı’yı -Tanrı algısını- değiştirmek istiyorum galiba. Ne muhteşem bir şey olurdu. Herkesin yararına.
Reklam
Düşünsenize, bu tür önemsiz kişiler arası ilişkilerden kurtulabilsek, her şey ne kadar kolay olurdu! Ama kimse böyle bir şey yapamaz. Nereye gitsek, etrafımız başkalarıyla çevrili ve bizler başkalarıyla kurduğu ilişkilerle var olan sosyal bireyleriz. Ne yaparsak yapalım, kişiler arası ilişkilerimizin güçlü kemendinden kaçamı­yoruz. Şimdi Adler'in, "Tüm sorunlar kişiler arası ilişkilerle ilgili sorunlardır," ifadesinin aslında muhteşem bir iç görü olduğunu anlıyorum.
Isırgan Otu
Günün birinde, ısırgan otlarını koparmaktan helak olmuş köylüleri gördüğünde, köklerinden koparılmış ve şimdiden kurumuş bu bitki yığınlarına bakarak "Ölmüşler. Aslında onlardan yararlanmayı bilmeniz iyi olurdu. Isırgan otu körpeyken yaprakları çok lezzetlidir; kartlaştığında keten ve kenevir gibi telcikleri ve lifleri oluşur. Isırgan otu doğrandığında kümes hayvanları, öğütüldüğünde büyükbaş hayvanlar için güzel bir yem olur. Samana katılan ısırganotu hayvanların tüylerini parlaklaştırır; tuzla karıştırıldığında muhteşem bir sarı boya oluşturur. Yılda iki kez biçilen mükemmel bir ottur. Peki ısırganotu ne ister? Bira toprak yeter, ne özen ne ekim ister. Sadece ot olgunlaştıkça tohumları döküldüğü için toplaması zordur. Hepsi bu. Isırganotu biraz çabayla yararlı hale gelecekken, ihmal edildiğinden zararlı bir ota dönüşüyor. O zaman onu kökünden koparıyorsunuz. Çoğu insan ısırganotuna benzer!" demiş, kısa bir sessizliğin ardından eklemişti: " Dostlarım, şunu aklınızda iyi tutun, kötü ot ya da kötü insan yoktur, sadece kötü çiftçiler vardır. "
Sayfa 198 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
O pembe bulutlardan birisini kapıp içine seni koysam ve iterek etrafta dolaştırsam ne güzel olurdu.
Cenaze
Omuzlanınca tabutun İlk defa kurtuldu ayakların topraktan; Pek muhteşem oldu medreseden çıkışın. Dikildiler yol üstüne Bir dilim ekmeği çok görenler Yüzüne bakmayanlar sağlığında Bir selâmla ödediler bütün borçlarını… Üzülme, gelmiyor diye çelenkler peşinden, Mevsimsiz oldu ölümün… Ne olurdu bir kış daha bekleseydin, Bahar gelir çiçekler açardı… Ölümü kimseyi sevindirmedi, Atsız arabasız kalktı cenazen. Alçak gönüllü bir adamdın, Herkesten uzak yaşadın Cami avlusunda. Ölümün de gürültüsüz olsun!
Sayfa 11 - May Yayınları - Birinci Basım Nisan 1971Kitabı okudu
Reklam
"Şuna bak, " diye fısıldadı Daisy ve bir an geçtikten sonra: "O pembe bulutlardan birisini kapıp içine seni koysam ve iterek etrafta dolaştırsam ne güzel olurdu."
Mars'taki bütün buzlar eriseydi NE OLURDU?
Mars'ın tamamen çorak bir Dünya olduğunu düşünüyorsanız, bir kere daha düşünün. Mars'ın kutuplarında ve yüzeyinin altında devasa miktarlarda buzullar mevcut. Mevcut tahminler Mars'ta 15 milyar metreküp buz bulunduğunu gösteriyor. Bu, Mars'ın yüzeyinin tamamını 1,1 metre kalınlığında suyla kaplamak için yeterli.Mars'ta günümüzde sıvı su göremememizin sebebi çok ince bir atmosfere sahip olması. Yüzeye ulaşan herhangi miktardaki su, düşük atmosfer basıncı nedeniyle hemen buharlaşıyor. Ancak Mars'taki tüm buz eriseydi, bazı tahminlere göre bir sera etkisi oluşur ve atmosferi kalınlaşırdı. Böyle bir şey gerçekleşirse Mars yüzeyinde su sıvı olarak bulunabilir. Su belli bölgeleri doldurarak Mars yüzeyinde göller, denizler hatta bir okyanus oluşturabilirdi. Bu kadar su gezegenin yüzeyinde yeni bir bitki yaşamını başlatabilir. Böyle bir durum insanlar için çok muhteşem olurdu.
Sayfa 77 - All About SpaceKitabı okudu
Clay aralarındaki binlerce kilometrenin, onu Julia'nın yalanlarına ve canını yakma ihtimaline kar- şı koruyacağını düşünüyordu. Aralarındaki kilometre farkını kapatmadığı sürece sorun olmazdı. Bu yüzden de telefonu çalıp da ekranda Julia'nın adını görünce hemen cevapladı. "Merhaba." "Selam," dedi Julia uykulu ve
Sayfa 55
En Büyük Türk Kahramanı Kür Şad
Bu muhteşem saldırışın muhteşem kahramanlarını bilip tanısaydık ne hoş olurdu! Adlarını bile bilmediğimiz bu örneksiz fedailer acaba nasıl insanlardı? Kaç yaşlarında idiler? Hangileri hangi savaşlardan arta kalmışlardı? Anaları, babaları yaşıyor mu idi? Çocukları var mıydı? Seviyorlar mıydı? Karıları, sevgilileriyle son defa neler konuşmuşlar, neler düşünmüşlerdi? Yazık, hiçbirini bilmiyoruz.
522 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.