İş insanı temizliyor, güzelleştiriyor, kendisi yapıyor, etrafıyla arasında bir yığın münasebet kuruyordu. Fakat iş aynı zamanda insanı zaptediyordu. Ne kadar abes ve manasız olursa olsun bir işin mesuliyetini alan ve benimseyen adam, ister istemez onun dairesinden çıkmıyor, onun mahpusu oluyordu. İnsan kaderinin ve tarihin büyük sırrı burada idi.
Erkekler doğaları gereği birbirlerine ilgisizdir fakat kadınlar doğaları gereği birbirine düşmandır… Bunu Schopenhauer diyor: insanın bir doğası yok o kesindir.. Bu nifak tohumlarını da erkekler ekmiş olmalı. Ne münasebet:))
Reklam
İş insanı temizliyor, güzelleştiriyor, kendisi yapıyor, etrafıyla arasında bir yığın münasebet kuruyordu. Fakat iş aynı zamanda insanı zaptediyordu. Ne kadar abes ve mânâsız olursa olsun bir işin mesuliyetini alan ve benimseyen adam, ister istemez onun dairesinden çıkmıyor, onun mahpusu oluyordu. İnsan kaderinin ve tarihin büyük sırrı burada idi.
Sayfa 363
319 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 days
P. S. Ferit
Merhabalar, okuduğum dördüncü Peyami Safa romanı ve diğerlerinde olduğu gibi buna da bayıldım. Roman sadece kişilerin ruh durumundan ve olay örgüsünden ibaret değil dönemin sosyal yapısını ve sosyal yapıdaki değişimleri de yansıtmıştır. Kısaca romandan bahsedecek olursak roman üç bölümden daha doğrusu üç vaka halkasından oluşuyor. Romanımızın
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
Matmazel Noraliya'nın KoltuğuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20177.7k okunma
Saadetin esaslarından "nikâh" ise: Evet insanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcud bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve lezaizde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar.
İşârâtü'l İ'caz
İşârâtü'l İ'caz
Kadın ve erkek ortasında
Ne münasebet, bırakma sakın
Tekrar sana başlamayacağımı bilsem sigarayı çoktan bırakmıştım.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
“İş insanı temizliyor, güzelleştiriyor, kendisi yapıyor, etrafıyla arasında bir yığın münasebet kuruyordu. Fakat iş aynı zamanda insanı zaptediyordu. Ne kadar abes ve mânâsız olursa olsun bir işin mesuliyetini alan ve benimseyen adam, ister istemez onun dairesinden çıkmıyor, onun mahpusu oluyordu. İnsan kaderinin ve tarihin büyük sırrı burada idi.”
Bu sabah bana vermiş olduğunuz anahtar kuralları özetlememin bir sakıncası var mı? "Ne münasebet!" • Güveni inşa et. •Pozitifi vurgula •Yanlış yapıldığı zaman, enerjiyi yeniden yönlendir.
"Alınmış gibisin." "Yoo. Ne münasebet..." "Kıskanmadın da yani beni hiç?" "Hayır. Kıskanmadım da seni yani hiç gayet." "İnanayım ben de o zaman sana gayet." "Neye inanmak istiyorsan inan." "Öyle yapıyorum."
Sayfa 367
Reklam
...Bazıları deli olduğumu düşünüyor. Sanırım öyleyim de. Oturup, söylenir dururum. Kiliseye gidip ilahiler söylerim. İnsanlar dindar olduğumu sanıyorlar. Ne münasebet! Sadece tüm gün çorap yıkayıp ütü ve yama yaptığımı unutmaya çalışıyorum ben.
Sayfa 397Kitabı okudu
Vakit varken, yaşayın! Yaşamaktan faydalanın. Bakın, ne çirkin bir görünüşüm var! Yarı ezilmiş bir solucan... Öyleyken hala kımıldayıp duruyor. Oysa ben neler düşündüm! Birçok şeyler yapacağım! Hiç ölür müyüm, ne münasebet! diyordum. Benim bir amacım vardı. Dev bir varlıktım ben! Şimdi ise dev varlığın bir tek amacı var. Öyle bir şekilde ölmeli ki ayıp olmasın... Hoş, bundan kime ne?
Sayfa 274 - Ema KlasikKitabı okudu
Bugün ne oldu
... Bugün markette alışverişteyim önümde bir kız çocuğu ağlıyor annesinin elini tutarak annesi diyor ki sessizce "alamam yavrum ağlamanla kendine eziyet etme." Ardından kasaya yürüdüler ödeme yapıp çıktılar ardından küçük kızın istediği şeyi aldım arkalarından koştum."Affedersiniz dedim çocuğunuz istediği şeyi verememe izin verirmisiniz" "hayır ne münasebet"dedi annesi.. Dedim ki "en azından ağlamamasına faydam olur lütfen" teşekkür ettiler almadan hızla gittiler.. Ben ne yaptım diye sorguladım kendimi😔
Hayatta henüz tecrübe görmemiş bir gençle ku­rulan münasebetler, böyle tehlikeli olurdu. Ve işte asıl tedbir­sizlik, onun bir parça da ehemmiyet verilmek icap eden bu ci­hetleri düşünmemiş olmasındaydı. Zaten bu münasebet daha ne kadar devam edebilirdi? Düşüşe doğru ilk adımla başlayan manevi çöküşün iki kalp arasındaki bağları da günden güne gererek onları yavaş yavaş birbirlerinden uzaklaştıracağına şüphe yoktu. Ve nihayet, gevşemenin son noktasına varan bu bağlar tabiatıyla çözülür ve artık mukavemeti kalmayan teller, bir gün birdenbire kopuverirdi.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.